• notifications1
  • menü

Bugün : 9 Aralık 2024 Pazartesi

Tarımsal İlaçların Olumsuz Etkileri

Tarımsal İlaçların Olumsuz Etkileri

Giderek artış gösteren tarımsal mücadele ilaçlarının, insan nüfusunun beslenmesi ve tarımsal üretimin sürdürülebilirliği açısından faydaları oldukça yüksektir.Ancak, beklenen faydaların sınırları doğru olarak çizilmediğinde veya amaç dışı kullanıldıklarında olumsuz etkileri ile karşılaşmamız her zaman mümkündür. Bu olumsuz etkilerin başında da zararlıların ilaçlara direnç kazanması gelmektedir.

 

DDT`nin 1939 yılında tarımsal ilaç olarak kullanılabilirliğinin ortaya çıkması keşfi ile tarım ilaçlarının kullanımında büyük bir artış olmuştur. Tarımda yeşil devrimin başladığı 1960-1970`li yıllarda ise sentetik kimyasal tarım ilaçlarının kullanımı artmıştır. Zararlıların mücadelesinde kullanılan kimyasal ilaçlar, kısa vadede çözüm olarak görünse de yanlış uygulamaların olumsuz etkileri zamanla ortaya çıkmıştır. Kuşlar, balıklar ve arılar yok edilerek doğal denge bozulmuş ve hatta besin zincirine katılan DDT`nin yağ dokusunda birikmesiyle insanlarda da toksik etkiler ortaya çıkmıştır.

 

Bir tarımsal zararlıya karşı belirli bir kimyasalın uzun süre art arda kullanılması sonucunda, buna dayanıklı bireyler çoğalır ve zamanla dayanıklı ırk meydana gelir. Pestisitlere karşı dayanıklılık tüm böceklerde görülebilir. Ancak, kırmızı örümcekler ve yaprakbitleri gibi gelişme süreleri kısa ve bir yılda çok sayıda döl veren zararlılarda dayanıklılık daha kısa sürede ortaya çıkmaktadır. Dayanıklılık ilk kez 1908 yılında San Jose kabuklubitini, Quadraspidiotus perniciosus Comst. (Hemiptera: Diaspididae) kontrol altına almak için uygulanan kükürt-kireç karışımına karşı belirlenmiş, bunu hidrojen siyanide karşı dayanıklılık kazanan Kırmızı kabuklubit, Aonidiella aurantii (Maskell) (Hemiptera: Diaspididae) ve Zeytin karakoşnili, Saissetia oleae Bern. (Hemiptera: Coccidae) takip etmiştir.

 

Kimyasal mücadelede özellikle sentetik böcek öldürücülerin kullanımının yaygınlaşması ile zararlıların bunlara karşı dayanıklılığı artış göstermiş ve zararlılar kontrol edilemez duruma gelmiştir. Kimyasallara karşı dayanıklılık, 1946 yılında toplam 11 böcek türünde görülürken, bu sayı 1960 yılında 160 türe, 1970 yılında 244 türe, 1980 yılında ise 428 türe ulaşmıştır. Günümüzde ise dayanıklı böcek türü sayısı 500`ü aşmıştır. Bu belirtilen sayı içerisinde Diptera takımına bağlı türler en büyük kısmı oluşturmuş olup, bunu sırası ile Lepidoptera, Coleoptera, Acarina ve Hemiptera takımları takip etmiştir.

 

Genetiği Değiştirilmiş Bitkiler ve Böceklerde Dayanıklılık

Yaklaşık 20 yıldır, böceklere dayanıklı, genetiği değiştirilmiş ürünler ile ilgili pek çok araştırma yapılmıştır. Biyoteknoloji alanında yapılan araştırma ve uygulama konularına göz atıldığında, biyoteknolojinin özellikle sağlık, tarım, gıda sektörleri ile kimyasalların çevreye verdiği zararın giderilmesi için kullanıldığı görülmektedir. Biyoteknolojinin en geniş kullanım alanını tarım oluşturmuştur. Tarla denemesi yapılan ürünlerin çoğunda amaç, yabancı ot ilaçlarına, virüs veya böceklere karşı dayanıklı ürün elde edilmesi şeklinde olmuştur. Böceklere dayanıklılığın artırılması Bacillus thringiensis (Bt) adlı bir bakteriden elde edilen endotoksinlerin bitkilerde sentetik genlerle sentezlenmesi temeline dayanmaktadır. Bacillus thringiensis`in böcek öldürücü etkisinin, içinde bulunan kristal proteinlerden kaynaklandığı ortaya çıkarılmış ve bu proteini kodlayan genin izolasyonundan sonra bitkilere aktarımıyla böceklere dayanıklı transgenik bitkiler elde edilmiştir.

 

Genetiği değiştirilmiş ürünler ekolojik açıdan kimyasal pestisid kullanımını azalttıkları gibi sürekli Bt endotoksini üreten ürünler tarım zararlılarında Bt endotoksinine karşı direnç gelişmesini hızlandırabilmektedirler. Yapılan araştırmalarda Bt ürünlerin yaygın ekimini takip eden birkaç yıl içinde zararlıların Bt`ye direncinin yaygınlaşabileceği rapor edilmiştir (Gould, 1988,1991).

 

Amerika`da Illinois Üniversitesi`nde geliştirilen bir Bt mısır bilgisayar modelinde, bütün üreticilerin Bt mısır yetiştirmesi halinde yalnızca bir yıl içinde zararlıların direnç geliştireceği ön görülmüştür (Berghart, 1998). Kuzey Carolina Üniversitesi`nde ise, araştırmacılar mısırla beslenen bir güve türü popülasyonunda Bt direnç geni saptamışlardır (Gould ve ark., 1997). Arizona Üniversitesi`nde yapılan bir başka çalışma da böceklerin Bt pamuğa karşı beklenenden daha çabuk direnç geliştirebileceğini göstermiştir. Bt`ye dirençli böceklerin (Pembekurt, Pectinophora gossypiella) üreme döngüsünün, duyarlı böceklerle eşzamanlı olmadığı belirlenmiştir. Bu durumda Bt`ye dirençli böceklerin yalnızca kendi aralarında üreyebileceği ve sonuç olarak Bt`ye dirençli böcek sayısının hızla artabileceği rapor edilmiştir (Ewbank,1999).

 

Ayrıca, antibiyotik dayanıklılık genlerinin bakteriler aracılığıyla insan ya da hayvan bünyesine geçmesi nedeniyle dayanıklılık oluşması da büyük tehlike oluşturmaktadır. Genetiği değiştirilmiş ürünleri tüketen canlının sindirim sisteminde bulunan bakterilerin genetiği değiştirilmiş ürünlerin yapısında bulunan antibiyotik direnç genini alması mümkün olabilmektedir. Çünkü bakteriler arasında doğal yollarla gen alışverişi yapıldığı bilinmekte ve bakteriler uygun ortamda çıplak DNA`yı yapısı içine alabilmektedir. Yapılan bir araştırmada zararlı ot mücadelesinde kullanılan kimyasallara dirençli kanola poleni ile beslenen bal arılarının sindirim sisteminde bu kimyasala dirençli enterobakteriler ve mayalar bulunduğu gösterilmiştir (Osborne ve Kaatz, 2004). Yani insan ve besi hayvanlarının sindirim sisteminde doğal olarak bulunan enterobakteriler, GDÜ`lerin tüketilmesi sonucu, antibiyotiğe direnç özelliği kazanabilirler.

 

Ilaçların Kullanım Şekli ile Dayanıklılık Ilişkisi

Geniş etki spektrumlu, kalıntı bırakan temas etkili ilaçların fazla kullanımı, pestisitlerin gereğinden daha sık uygulanması, aşırı dozlarda kullanılması direnç oluşumunu teşvik eder. Organik klor bileşiklerinin kalıcılığı dayanıklılığı geliştirmede etkili olmuştur. Bu özellik, onların çevreye dağılımında yardımcı olmaktadır. Memelilere olan etkisi düşük olmasına rağmen zamansız, dikkatsiz ve geniş uygulamalardan kaçınmak gerekir.

 

Dayanıklılık gelişmesinden sakınmak için; zararlılara karşı yapılacak kimyasal mücadelede geniş alan uygulamalarında uygulama yapılmayan alanlar da bırakılmalıdır. Böylelikle, uygulama sonrası sağ kalan bireylerle birlikte yaşayan ilaç uygulanmamış bireylerde direnç geliştirme önlenebilir. Pestisit kullanımına alternatif olarak düzenlenen diğer bir strateji ise; iki yıl boyunca organik klorlu, iki yıl organik fosforlu ve daha sonra bunların tekrarı olarak yapılacak uygulamadır. Aynı ilacın art arda sürekli kullanımının önlenmesinin yanı sıra seçici ilaçların kullanımı da teşvik edilmelidir.

 

Kaplama ilaçlama yerine lokal veya bölgesel ilaçlama yapılmalıdır. Zararlıyı görmeden yapılan koruyucu ilaçlamalar ile takvimsel ilaçlama alışkanlıklarından da vazgeçilmelidir. Yanlış ilaçlama uygulamalarında potansiyel zararlılar ana zararlı konuma geçebilmekte veya yeni zararlıların ortaya çıkmasına neden olunabilmektedır. Çeşitli canlıların bulunduğu bir ortama bir pestisit uygulandığında, burada kurulmuş olan doğal denge bozulmakta, pestisit kullanımı ile hedef alınan zararlı yanında, hedef alınmayan bazı canlılar da yok olmaktadır. Bozulan doğal denge sonucu, kimyasal ilaçlara karşı düşmanlarından daha fazla direnç gösteren veya çoğalma potansiyeli daha fazla olan bir canlı ortamda üstünlük kazanmakta ve dominant tür haline veya ana zararlı konumuna geçebilmektedir. Bu durum daha çok ilaç kullanımına neden olmaktadır. Fazla ilaç kullanımı ile doğada var olan faydalı böcekler de yok edilmekte ve doğal denge bozulmaktadır.

 

Tüm bu olumsuzlukları azaltmak için entegre zararlı yönetimi çerçevesinde mücadele programları oluşturulmalıdır. Öncellikle biyolojik mücadelede kullanılan faydalı böcekleri dikkate almak ve seçici tarımsal ilaçlar kullanmak ilk adım olmalıdır. Tarımsal ilaçların direncinin bilinmesi, zararlılara karşı yönetim programlarının geliştirilmesi ve direncin gelişim sürecinin değerlendirilmesi açısından önemlidir. Bu durum alternatif insektisitlerin seçimini kolaylaştıracak ve üreticiye tavsiye edilebilmesini sağlayacaktır.

 

Zararlılarda görülen dayanıklılığı çoğu zaman yok etmek mümkün değildir. Ancak, zararlılara karşı pestisit uygulamalarında bazı önlemler alınarak, zararlıların dayanıklılık kazanmalarının önüne geçilebilir veya azaltılabilir.

 

Bu önlemlerden bazıları şunlardır:

  • 1. Geniş etkili, yani etkiledikleri zararlı sayısı fazla olan pestisitler tercih edilmemelidir.
  • 2. Sadece hedef alınan zararlıya etkili, seçici pestisitler kullanılmalıdır.
  • 3. Ilaçlamalar sık aralıklarla yapılmamalıdır.
  • 4. Aynı etkili maddeye bağlı pestisitler art arda ve sık olarak kullanılmamalıdır.
  • 5. Etki süresi kısa olan pestisitler tercih edilmelidir.
  • 6. Yüksek dozlarda kullanılmamalıdır.
  • 7. Bir zararlıya karşı hazırlanacak ilaçlama programlarında farklı etkili madde gruplarından ilaçlara yer verilmelidir.
  • 8. Ilaçların etkinliğini artıracak sinerjist maddeler ilaçlara ilave edilmelidir.
  • 9. Bazı bölgelerde ilaçlanmayan alanlar bırakılmalıdır.
  • 10. Çevrede daha kısa süre kalıcılığı olan ilaçlar kullanılmalıdır.
  • 11. Geniş kapsamlı uygulamalardan çok lokal ilaçlamalar yapılmalıdır.

 

Yukarıda bahsedilen önlemler ile zararlıların pestisitlere karşı kazanacağı dayanıklılığın önüne geçilebilir. Bu önlemler aynı zamanda çevre kirliliğinin azalmasına ve doğal dengenin korunmasına da destek olacaktır. Bu doğrultuda ülkemizde çevre ve sağlık riskleri olan ruhsatlı pestisitler yeniden gözden geçirilmiş ve bazılarının kullanımları kısıtlanmış ya da ruhsatları iptal edilmiştir. Son olarak 2008 yılında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünün kararı gereği 75 aktif maddenin imalat ve ithalatı sonlandırılmıştır.

x
Bu konu hakkında kafanıza takılan bir şey var mı?

Selin

10.04.2021 19:03:58

ben olumlu bakmıştım olumsuz değil

Cellat

8.01.2021 11:27:19

Adam gibi büşimyokmu kısa

(29596 kodunu soldaki kutucuğa yazın!)

KULLANICI GİRİŞİ

Üye Ol Şifremi Unuttum?

ONLİNE TEST ÇÖZ
reflesh

"Her Çağda, Şartlar Ne Kadar Ağır Ve Umutsuz Olursa Olsun, İnananlar İçin Muhakkak Bir Nuh'un Gemisi Vardır."

Sorhocam.com 2014 yılında Ziraat Mühendisi Arafa KARAÇELEBİ tarafından kurulmuş olup herkesin faydalanabilmesi için ücretsiz olarak hizmet vermektedir.

Bitki hastalıkları, bitki zararlıları, yabancı otlar, şifalı bitkiler, arıcılık, bayilik sınavı notları, bayilik sınavı soruları, online testler, kimyasal analiz yöntemleri, bitki besleme ve gübreleme, tarımsal destekler, peysaj ve süs bitkileri, kimyasal analiz yöntemleri, hijyen eğitimi, pest kontrol yöntemleri

Site Haritası - Rss Beslemesi