• notifications1
  • menü

Bugün : 18 Nisan 2024 Perşembe

Tıbbi Ve Aromatik Bitkiler

Dünyada ve ülkemizde doğaya dönüş bir slogan haline gelmiştir. Yaşam standartları yükseldikçe tıbbi ve aromatik bitkilerin tüketimini de buna paralel olarak artırmıştır. Bundan sonra da bu bitkilerin tüketim alanı artış trendine girmiştir. Tıbbi ve aromatik bitkiler son zamanlarda beslenmede lezzet, koku, tat verici, iştah açıcı vb. özelliklerinden dolayı kullanımları yaygınlaşmıştır. Yine son zamanlarda tedavide kullanılan ilaçların önemli bir kısmını doğal kaynaklı bitkisel kökenli ilaçlar oluşturmaktadır. Doğal ürünlerin tüketimindeki artışa bağlı olarak tıbbi ve aromatik bitkilerin Türkiye ve Dünya’daki  pazar hacmi hızlı bir artış göstermektedir.

Kantaron sorhocam ile ilgili görsel sonucu

Ülkemizde son yıllarda dış kaynaklı doğal sağlık ürünlerinin kullanımında büyük bir artış izlenmektedir. Dış alımı yapılan bu ürünlerden ülkemiz koşullarında üretimi yapılabilecek olanların saptanması ve en kısa sürede üretimlerine başlanması ülke ekonomisi açısından önem taşımaktadır. Önceleri doğadan toplanan bu bitkilere olan talebin artmasıyla birlikte tıbbi ve aromatik bitkilerin tarımına yönelik çalışmalara da hız verilmiştir. Bugün bir çok ülkede tıbbi ve aromatik bitkilerin tarımı yapılmakta ve birçok bitki türünde istenilen özelliklere sahip çeşit geliştirilmektedir. Ülkemizde de son yıllarda daha çok baharat olarak kullanılan ve dışsatımda önemli payları olan tıbbi ve aromatik bitkilerin tarımına başlanmıştır. Sadece ham drog değil, ekstre ve uçucu yağ vb endüstriyel üretimleri de arttırılarak katma değer yaratılmaya çalışılmalıdır.

 

Kaliteli, standartlara uygun ve sürekli bir üretim için tıbbi  ve aromatik bitkilerin kültürü yapılmalıdır. Kültürü yapılan bitkilerde  uluslararası geçerli “özel tarım uygulamaları” ilkelerine uyulmalıdır. Eğer bu grup bitkiler doğadan toplanıyorsa; doğadan toplanan bitkilerden koruma-kullanma dengesi içinde yararlanılmalı “sürdürülebilir kullanım” ilkesine dikkat edilmelidir. Tıbbi ve aromatik bitkilerin sağlıktan boya sektörüne kadar birçok alanda kullanılmaktadır. Önümüzdeki yıllarda iç ve dış pazarlardaki talepler göre; tıbbi ve aromatik bitkilerle ilgili hammadde, yarı mamul ve tam mamul maddelerin önemi kavranmalı ve bu konuda hem özel sektörde, hem devlet tarafından ve hem de üniversitelerce çalışmalar yapılarak bu konu üzerine daha çok yoğunlaşılmalıdır. Önümüzdeki süreç içerisinde artan talepleri karşılamak için; üretim, tüketim ve pazarlama planlaması yapılmalıdır.

 

TARİH’DE TIBBİ BİTKİLER

Tarihte insanlar düşünme kabiliyeti ile çareler aramaya başlamış ve korunmayı tehlikenin kaynağında bulmuşlardır. Doğadan gelen tehlikeleri, hastalıkları yine doğadan elde edilecek çarelerle yenmek yolu seçilmiştir. Birçoğu tesadüfen birçoğu da merak sonucu deneyerek etkileri anlaşılan doğal ilaçların etkisi etno botanik olarak kullanımı yaygınlaşmıştır. Tıbbi ve aromatik bitkilerle ilgili ilk kaynaklar Çinliler tarafından M.Ö. 3000 li yıllarda yazılmıştır.

Ülkemizde bu bitkilerin tanındığına dair en eski bilgiler; Büyük Türk-İslam bilgini İbni Sina 11.yy da ‘Kanun’ adlı 5 ciltlik eserinin 2. cildinde çeşitli droglardan bahsetmiştir. Büyük bir botanik bilgini olan Ziyaeddin ibni el Baytar (1197-1248) Anadolu ve Güney Avrupa’yı gezdikten sonra yazdığı ‘ Müfredatı İbni Baytar Fit-tıp’ adlı eserinde yakın doğudaki tıbbi bitkiler hakkında çok değerli bilgiler vermiştir.Daha sonraki yıllarda İbni Sina’nın eserlerleri Avrupada Tıp eğitiminde uzun yıllar kaynak olarak kullanılmıştır.

 

17. ve 18. yüzyıllarda yakın doğuya seyahatler düzenleyen Avrupalı botanikçiler, ülkemiz florasını da incelemiş ve başta Kuzeydoğu ve Güney Anadolu olmak üzere ülkemizde mevcut tıbbi ve aromatik bitkileri içeren eserler yayınlamışlardır. Türkiye sınırları içerisinde  tespit edilen ve bugün yaklaşık 10.000’in üzerinde bitki türünün Türkiye florasında bulunduğu belirlenmiştir. Bu türlerinde yaklaşık 1/3’ ü endemiktir ( Endemik: Sadece belli bir yerde bulunan bitki türü). Bunlardan 1000 kadarını da tıbbi ve aromatik bitkiler oluşturmaktadır.

 

 

 

ÜRETİMİ VE TİCARETİ                                                       

Tıbbi ve aromatik bitkilerin üretiminin 2 temel kaynağı vardır:

  • Doğadan Toplanan Bitkiler: Ülkemizde çoğu ülkede olduğu gibi doğadan kontrollü bitki toplama kriterlerine sahip değildir ya da çok azına sahiptir. Türkiye’de doğadan toplanarak yurt içinde ve yurt dışında satılan 347 bitki türü mevcuttur. İhraç edilen 50’ye yakın bitki türünden yaklaşık 10 tanesi ülkemizde kültürü yapılarak, geri kalan çoğunluğu ise doğadan toplanarak ihracatını yaptığımız bitkilerdir. Türkiye’de doğadan toplanarak yurt içinde tüketilen ya da yurt dışına ihraç edilen tıbbi ve aromatik bitkiler arasında; Rosmarinus officinalis(biberiye), Origanum sp., Satureja spp.(kekik), Capparis spp.(kapari) ve Glycyrrhiza glabra(meyan kökü), Gysophila spp.(çöven), Salvia spp.(adaçayı), Sideritis spp.(dağçayı) ile Galanthus spp.(kardelen), Orchis spp.(salep) vb. soğanlı bitkiler yer almaktadır. Doğadan toplanan kekik türleri Origanum majorana, Origanum minutiflorum, Thymbra spicata, Coridothymus capitatus gibi farklı tür ve cinsleri kapsamaktadır.  

 

  • Kültürü Yapılan Bitkiler: Türkiye’de kültürü yapılan tıbbi ve aromatik bitki sayısının yıllara göre değişmekle birlikte 10 ile 20 arasında değiştiği bilinmektedir. En çok kültürden üretimi yapılan tıbbi ve aromatik bitkiler arasında C. cyminum (kimyon), P. anisum (anason), F. vulgare (rezene), C. sativum (kişniş), T. foenum-graceum (çemen), O. onites (kekik), C. sinensis (çay), H. lupulus (şerbetçi otu), R. damescane (yağlık gül), R. canina (kuş burnu), N. sativa (çörek otu), M. spicata (bahçe nanesi), P. somniferum (haşhaş) bulunmaktadır.

 

  •  Türkiye’de Kültür Çalışmaları Devam Eden Bitkiler: E. purpurea, E.pallida (ekinezya), H. perforatum (kantoron), S. officinalis (adaçayı), S. sclerea (misk kokulu adaçayı), S. triloba (Anadolu adaçayı), S. marianum (meryemana dikeni), M. piperita (tıbbi nane), U. dioica (ısırgan), Sideritis spp. (dağçayı), M. officinalis (melisa), O. basilicum (fesleğen), L. angistifolia (lavanta).

 

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tıbbi bitkiler hakkında sağlıklı istatistikî rakamlar bulmak mümkün değildir. Eskiden beri düzenli bir şekilde tarımı yapılan haşhaş, anason, şerbetçi otu ve kimyon gibi tıbbi ve aromatik bitkilerin dışındaki bitkilerin Türkiye’de üretimin ne kadar ve ne oranda olduğu tam anlamıyla bilinmemektedir. Türkiye dünyadaki en büyük kimyon üreticisi ülkelerden birisidir. Önceleri İç Anadolu’da (Ankara, Konya, Kırşehir, Karaman, Niğde, Afyon) küçük çapta üretim yapılırken, dışsatım miktarının artması (örn. 2002 yılında 24 bin ton) sonucu, GAP bölgesinde de kimyon yetiştirilmeye başlanmış ve üretim alanı genişlemiştir. Kültürü yapılan kekik türleri ise Origanum onites ve Origanum vulgare subsp. hirtum olup, Isparta, Denizli ve İzmir civarında yetiştirilmektedir. Türkiye’de son yıllarda ortalama 7-8 bin ton kekik üretilerek, büyük bir kısmı dış satıma sunulmuştur. Ayrıca, bilindiği gibi Türkiye geleneksel haşhaş ve yağ gülü üreticisi ve dış satımı olan bir ülkedir. Tıbbi bitkilerin geniş ölçekli tarımını yapan Avrupa’da Macaristan, Polonya, İspanya; Asya ülkelerinden Çin, Hindistan ve Güney Amerika ülkelerinden de Arjantin olarak öne çıkmaktadır.

 

UÇUCU YAĞLAR

Uçucu yağlar doğru teşhis edilmiş aromatik bitkilerden standart bir prosesle elde edilen kokulu sıvılardır. Uçucu yağların dünya üretim miktarları kesin olarak bilinmemekle birlikte, her birinin yıllık üretimi 500 tonun üstünde olan 15 uçucu yağ dünya üretiminin % 90’ına karşılık gelmektedir. Toplam uçucu yağ üretiminin % 65’ i odunlu bitkilerden yani ağaç ve çalılardan temin edilmektedir. Bunlar arasında yükte ağır-pahada hafif narenciye yağları ile yükte hafif-pahada ağır gül ve yasemin yağları sayılabilir. Dünya uçucu yağ üretiminin %3’ü ilaç sanayi, % 34’ü alkolsüz içkiler ve % 63’ü ise koku ve tat endüstrileri tarafından kullanılmaktadır.


Uçucu yağların dünya ticaretinin 120.000–130.000 ton civarında ve 13 milyar ABD dolarının üstünde olduğu tahmin edilmektedir. Narenciye ve nane yağları dünya uçucu yağ pazarında başı çekmektedir. Gelişmekte olan ülkeler uçucu yağ üretiminde çok büyük potansiyele sahiptir. Dünya uçucu yağ üretiminin % 65’i gelişmekte olan ülkelerde, %35’i ise gelişmiş ülkelerde gerçekleşmektedir. Çin, Brezilya, Hindistan, Endonezya, Mısır, Fas ve Türkiye gibi ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin uçucu yağ üretiminin % 85’ini gerçekleştirmektedirler. Başlıca uçucu yağ ihracatçısı ülkeler Çin, AB ülkeleri, ABD, Brezilya, Endonezya ve Hindistan’dır. Bu ülkeler dünya uçucu yağ ihracatının % 66’sını gerçekleştirmektedir. Gelişmiş ülkeler uçucu yağların başlıca kullanıcısı ülkeleridir. AB ülkeleri (özellikle Fransa, Almanya, İngiltere) ABD, Japonya, İsviçre ve Kanada toplam dünya ithalatının %70’ini yapmaktadırlar. AB ülkeleri tek başına ithalatın %43’ünü gerçekleştirmektedir.

 

Uçucu yağ üretim potansiyeli gelişmekte olan ülkelerde olmakla birlikte, uçucu yağ pazarlarının çoğunluğu sanayileşmiş ülkelerdedir. Uçucu yağ pazarları çok tutucu olduğundan yeni üreticilerin bu pazarlara girip, güvenli bir yer edinmeleri için entegre bir pazarlama stratejisi oluşturup uygulamaları gerekmektedir. Bu stratejinin temel unsurları ürün verim ve kalitesinin kararlılığı, düzenli arz ile pazar gereksinimleri ve fırsatları konusunda gerekli bilgi akışının sağlanmasıdır. Ürün kalitesinin kararlılığını ve verimini garanti altına almak için doğru bitki türünün organize biçimde sistemli tarımı uygun teknoloji, güvenli hammadde, ürün depolama ve nakliye imkânları ile etkin bir yönetim sisteminin var olması gerekmektedir. Tıbbi ve hoş kokulu bitkilerin dünya ticareti, büyük ölçüde, ithalatçı, dağıtımcı ve stokçu görevi yapan uzman firmalarca gerçekleştirilmektedir.

 

 

TÜRKİYE'DE TIBBİ VE AROMATİK BİTKİ TEMİN KAYNAKLARI

Türkiye'de tıbbi ve aromatik bitkileri ticari amaçla toplayanlar toptancı aktarlar, ihracatçı tüccarlar ile imalatçılardır. Bazı özel kalemler için kooperatifler de sayılabilir. Toptancı aktarlar bilhassa İstanbul'da Mısır Çarşısı ve çevresinde faaliyet gösterirler. Bu tüccarlar Türkiye'nin her yöresinden toplattıkları ve ithal ettikleri yabani ve kültür bitkilerini İstanbul ve civarındaki depolarında tutmakta, perakendeci aktarlarla küçük imalatçıların ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar. Talep halinde, ihracat da yapan toptancı aktarlarda oldukça geniş bir ürün yelpazesi bulmak mümkündür.

 

Konya, İzmir, Ankara, Gaziantep gibi illerde de faaliyet gösteren toptancı aktarları mevcuttur. Tıbbi ve aromatik bitkileri toplatan İhracatçı tüccarlar, başta İzmir olmak üzere, özellikle Trabzon, Antalya, Mersin ve İstanbul'da faaliyet göstermektedirler. Genellikle yabancı alıcılardan gelen talep üzerine bitki toplatan tüccarlar, bitkileri sahip oldukları veya kiraladıkları depolarda muhafaza etmekte ve genellikle herhangi bir işleme tabi tutmaksızın presleyip, balyaladıktan sonra ihraç etmektedirler.


İmalatçılar arasında, çay yanında temizlenmiş drog ve baharat imalatçıları ile ekstre, usare, bitki kimyasalı ve uçucu yağ üreticilerini saymak mümkündür. Tıbbi ve aromatik bitkileri toplatan İhracatçı tüccarlar, başta İzmir olmak üzere, özellikle Trabzon, Antalya, Mersin ve İstanbul'da faaliyet göstermektedirler. Gül yağı ve konkreti imalatçıları Isparta ve Burdur illerinde; Morfin ve türevlerini üreten dünyanın en büyük haşhaş kapsülü işleme tesisi Afyon Bolvadin'de; meyan kökünden meyan balı işleme tesisi İzmir'de; sarımsak ve soğan usaresi işleme tesisi Edirne'de, keçiboynuzu ekstresi işleme tesisi Adana'da, palamut ekstresi işleme tesisi İzmir'de faaliyet göstermektedir.

 

Çöven kökünden sulu ekstre üreterek bunları helva imalatında kullanan büyük imalatçılar başta İstanbul olmak üzere helva üretimi yapılan bütün illerimizde bulunmaktadır. Meyan kökünden meyan şerbeti ve defne yaprağından uçucu yağ üreten küçük imalatçılar ise Çukurova bölgesinde kuruludurlar.

 

TIBBİ BİTKİLERİN KÜLTÜRE ALINMASININ YARARLARI

  1. Tıbbi bitkilerin kültürünün yapılması ile ülkemiz tarımındaki verimlilik ve birim alan ürün gelirleri artırabilinir.
  2. Toplama ile birim alandan elde edilen tıbbi bitki, etken madde oran ve verimlerinde daha fazlasını elde etmek mümkündür.
  3. Temiz ve standartlara uygun tıbbi bitki elde edilir.
  4. Türkiye florasında bulunmayan ancak tüketimi olan bazı dış kaynaklı yeni bitki türlerinin Türk tarımına ve ülke ekonomisine katkısı sağlanabilir
  5. Bitkilerin hasat ve hasat sonrası işlemleri daha kolay ve ekonomik yapılabilir.
  6. Bitkilerin tarımıyla birlikte ilgili bitkilere dayalı endüstriyel sektörlerin gelişmesine katkıda bulunur.
  7. Sürekli ve düzenli bitkisel hammadde temini sağlar.
  8. Çiftçi gelirlerini yükselterek ulusal ekonominin canlanmasına önemli katkıda bulunabilir.

 

TÜRKİYE’DE TIBBİ BİTKİLERİN KÜLTÜRÜNÜN YAPILAMAYIŞININ SEBEPLERİ

  1. Bitkilerle ilgili bilimsel ve teknolojik faktörlerin bir araya getirilerek uygulamaya geçilememesi,
  2. Üretici (çiftçi) eğitiminin yeterli olmayışı,
  3. Pazarlama sisteminin kurulamayışı,
  4. Endüstriyel kurum ve kuruluşların bitkilerle ilgili AR-GE faaliyetlerine tam destek vermemeleri
  1. Bitki ile ilgili bakanlıklarda ilgili birimlerin kurulmaması ve bu bitkilerle ilgili teşvik edici önlemlerin alınamaması,
  2. Bitkisel hammadde ithalatının gereğinden fazla serbest olması gibi faktörler nedeniyle bitkilerin kültürü Türkiye’de tam anlamıyla yapılamamaktadır.
  3. Tıbbi ve baharat bitkilerinin kültürü ile uğraşacak yetişmiş eleman eksikliği.
  4. Bireysel olan bazı çalışmalar organizasyon eksikliği nedeniyle değerlendirilememiş ve bu çalışmalar sonuçsuz kalması.  

 

HANGİ TIBBİ BİTKİLER KÜLTÜRE ALINMALIDIR?

Herhangi bir bitkinin kültüre alınması konusunda karar verebilmek için;

  1. Bir türün doğadaki potansiyeli az, kullanımı fazla ise bu tür mutlaka kültüre alınmalıdır. Kullanımı az doğadaki potansiyeli fazla ise kültüre alınması gerekli değildir. Bir türün potansiyeli fazla kullanım da fazla ise veya türün potansiyeli az ve kullanımı da az ise bu türlerde kültüre alma çalışmaları başlatılmalı ve gerektiğinde kültürü yaygınlaştırılmalıdır. Burada önemli olan nokta kullanım oranının azlığı veya çokluğunun miktardan ziyade bitkinin doğadaki potansiyeline göre ifade edilmesidir. Yayılışı ve birey sayısı çok sınırlı olan bir türde birkaç yüz kilogramlık miktar, yayılışı ve birey sayısı çok fazla diğer bir türde birkaç bin tonluk toplamadan daha fazla zararlı olabilir.
  1. Koruma altına alınan ve toplanması yasaklanan bitki türlerinden yararlanılmak isteniyorsa mutlaka kültürü yapılmalıdır.
  2. Bir bitkiyi değerlendirmek üzere bir sanayi kurulmuşsa tesisin düzenli olarak çalışabilmesi, hammadde ihtiyacının güvence altına alınması, kaliteli ve standart bir ürünün piyasaya sürülebilmesi için o bitkinin kültürü yapılmalıdır
  3. Ülkemizde bulunmayan ancak fazla miktarda doğrudan veya etkili maddesi ithal edilen türlerin yerine benzer etkili maddeye sahip doğal türler tespit edilmeli ve kültüre alınmalıdır.
  4. Ülkemizin farklı iklime ve coğrafi bölgelere sahip olduğu göz önünde bulundurularak ülkemizde yetişmeyen, diğer ülkelerde yetiştirilen veya doğadan toplanılarak yararlanılan bitkilerin adaptasyon çalışmaları yapılmalıdır. Burada o bitkinin yetiştirildiği ülkelerin deneyimlerinden de yararlanılabilir.
  5. Herhangi bir türün nesli tehlike altında ise bu türden yararlanılsın veya yararlanılmasın mutlaka kültüre alınarak neslinin devamı sağlanmalıdır.

 

Ekim Zamanı :

Ekim İlkbahar'da veya Sonbahar'da yapılabilir. Ilıman iklim bölgelerinde İlkbahar'da ekim yapılmaktadır. Ege koşullarında her iki mevsimde de yapılmakla beraber Sonbahar ekimi daha avantajlıdır.


Ekim :

Ekim doğrudan doğruya tarlaya yapıldığı gibi yastıklara da yapılabilir. Burada 1 dekara yeterli adaçayı bitkisi şaşırtma için 0.2 kg tohum yeterlidir. Bitkiler önce yastıklarda (serada fide elde etmek) yetiştirilir. Kuvvetli bir fide gelişmesinden sonra, fidelerin tarlaya dikimleri yapılır. Ekimde toprağın iyi rutubetli olması gerekir, çünkü çimlenme için adaçayı rutubet ister.

 

Adaçayı vegetatif (yeşil kısımları) olarak da çoğaltılabilir. Bazı durumda ya koltuk altı sürgünleri veya yaşlı bitkileri kısımlara ayırmak sureti ile yapılır. Ancak tarlada  yetiştirmede vegetatif aksamlı üretim hemen hiç uygulanmaz. Zira fazla iş isteyen bir metottur. Adaçayı ara tarımı olarak da kültürü mümkündür. Örneğin, meyve ağaçları arasında yetiştirilebilir.
 Bakım :

 

Ekimden sonra bitkiler çıkıp belirli bir dereceye kadar büyüyünce makine ile çapa yapılır. Yavaş bir gelişmenin olduğu 1.yıl vegetasyon devresi esnasında bir çok defalar çapa işlemi tekrarlanır. Çapa sayısı bir yandan ekolojik koşullara, diğer yandan yabancı otların gelişme durumlarına göre değişir. İlk yıl bitkinin araziye uyum yılı olduğu için genellikle verim alınmaz. Daha sonraki yıllarda nadiren bir el çapası ile 2-3 defa makine ile çapa yapılır. Özellikle yabancı otlardan temizlenmiş sahalarda el çapasına gerek kalmayabilir. Yabancı otlarla mücadele çapa yanında kimyasal mücadele yapılabilir. Son biçimden sonra iyi bir çapa yapılması, tarlanın yabancı otlardan temizlenmiş olarak kışa girmesini sağlar.

 

Adaçayı ya kendinden öncekine ahır gübresi verilmiş tarlaya veya yeşil gübrelemeden sonra yetiştirilmelidir. Kompostla gübreleme önerilebilir. Ortalama bir temel gübre ekimden önce verilmelidir. Adaçayının kökeni Akdeniz olduğundan genel olarak kuvvetli soğuklara karşı biraz hassastır. Bu nedenle özelikle böyle yerlerde, soğuklara dayanıklığı arttırmak için yeterince potasyum sülfatla gübrelenmelidir. Adaçayına gübre daha sonraki yıllarda İlkbaharda mümkün olduğu kadar erken devrede verilmelidir. Birinci biçimden sonra kolay çözünebilen bir formda azotlu gübre verilmelidir. Bitki ve toprak analizlerine göre gübre verilmelidir. Fosfor ihtiyacı fazla değildir. Ancak azot uygulamasında verimde belirli bir artış olmasına rağmen fazla uygulanması uçucu yağ oranını azaltmaktadır.

 

Hasatı:

Adaçayının toprak üstü kısmının tümünde uçucu yağ olmasına rağmen en fazla uçucu yağ çiçeklerde bulunmaktadır. Çiçeğin hasatı için en uygun mevsimin seçilmesi yanında, en uygun günün, hatta gün içindeki saatin iyi belirlenmesi gerekmektedir. Adaçayında hasat için en uygun zaman çiçek açma dönemi akşam saatleridir. Hasat iki şekilde yapılmaktadır. Bunlardan birincisi tüm bitki çiçeklenme döneminde biçilerek hasat edilmekte daha sonra distilasyona tabi tutularak uçucu yağ elde edilmektedir. Bu yöntemde hasat bir defada yapıldığından daha az masraflı olmaktadır. Ancak çiçeklerin hepsinin aynı anda açmamasından dolayı daha az uçucu yağ elde edilmektedir. Hasat için ikinci yol ise sadece açan çiçeklerin toplanıp distile edilerek uçucu yağ üretimidir. Bu yöntemde daha fazla uçucu yağ elde edilmesine rağmen çiçek salkımlarının hepsinin aynı zamanda çiçek açmaması nedeni ile hasadın bir defada bitirilememesi bu yöntemin olumsuz yönünü oluşturmaktadır.
      

Hasatta çiçek verimi, ekim devresine, iklime, toprak yapısına, çeşide bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Çiçeklerde uçucu yağ birikimi tomurcuklanma döneminden çiçeklerin taç yapraklarını dökmeye başladığı döneme kadar artış göstermektedir. Yine uçucu yağ miktarı çiçek salkımının en ucundan çiçek salkımının dip kısmına doğru azalmaktadır. Ege ekolojik koşullarında misk adaçayının hasat zamanı Haziran ayı olarak belirlenmiştir.            

 

Orta Anadolu için hasat haziran sonu temmuz başıdır. Adaçayı hasat edildikten hemen sonra uçucu yağ miktarının azalmaması için tabii ya da suni metotlarla hemen kurutulmalıdır. Güneş ışığı uçucu yağın kalitesini bozduğu için kurutmada gölgeli ortamların tercihi önem kazanmaktadır. Bir bitkinin kontrollü şartlarda yetiştirilmesi çok önemlidir. Çünkü doğal yetişme ortamlarından toplanan misk adaçaylarının içerdiği maddeler farklı farklıdır. Hatta aynı yerden toplanan yan yana her bir bitkide bile bu maddelerin oranı değişmekte ve her seferinde farklı tatlar ve kokular oluşabilmektedir. Bu istenen bir durum değildir. Bu yüzden bitkinin üretiminin kontrollü şartlarda yapılması gerekmektedir. Üretim alanlarında da bitki sıklığı, azotlu gübreleme ve hasat zamanı verimi etkilemektedir. Adaçayında çiçeklenmenin sonuna doğru çiçeklerde dökülme meydana geldiğinden biçim zamanını çok geciktirmemelidir.

x
Bu konu hakkındaki sorularınızı ya da görüşlerinizi bu alana yazabilirsiniz!

Heydar

2.06.2020 22:25:27

Merhaba,michantus bitkisi Ağrı/Eleşkirt bölgesinde verimli olur mu?bilginiz varsa bu konuda yardımcı olma şansınız var mı?

(91311 kodunu soldaki kutucuğa yazın!)

Tıbbi Bitkilerde Etken Madde Oluşumu Nelerdir?

Tıbbi Bitkilerde Etken Madde Oluşumu Nelerdir?

TIBBİ BİTKİLERDE ETKEN MADDE OLUŞUMU Yeşil bitkilerde metabolizmalarının temeli, basit inorganik elementlerden karışık yapılı organik bileşiklerin sentezidir. Fotosentez sonucu oluşan maddeler, primer bitkisel ürünlerdir. Bitkilerin taze herba olarak büyük bir kısmı(%90), tohumların(%10)’u sudur. Su dışındaki kuru maddenin de büyük b...

Tıbbi Ve Aromatik Bitkiler Nelerdir?

Tıbbi Ve Aromatik Bitkiler Nelerdir?

Tıbbi Ve Aromatik Bitkiler Dünyada ve ülkemizde doğaya dönüş bir slogan haline gelmiştir. Yaşam standartları yükseldikçe tıbbi ve aromatik bitkilerin tüketimini de buna paralel olarak artırmıştır. Bundan sonra da bu bitkilerin tüketim alanı artış trendine girmiştir. Tıbbi ve aromatik bitkiler son zamanlarda beslenmede lezzet, koku, tat verici, ...

Tıbbi Bitkilerin Kullanım Alanları Nelerdir?

Tıbbi Bitkilerin Kullanım Alanları Nelerdir?

TIBBİ BİTKİLERİN KULLANIM ALANLARI Tıbbi bitkiler her gün doğrudan veya belli işlemlerden geçtikten sonra yeni bir kullanım alanı oluşan bitkilerdir. Ülkemizde yaklaşık 400, dünyada 20.000 çeşit bitkinin tıbbi ve aromatik amaçlı kullanıldığı bilinmektedir. Fitoterapi: Bitkileri/ Bitkisel ekstreleri ya da bitkisel ilaçları kullanarak hastal...

Tıbbi Aromatik Bitki Yetiştiriciliği Nasıl Yapılır?

Tıbbi Aromatik Bitki Yetiştiriciliği Nasıl Yapılır?

Tıbbi Aromatik Bitki Yetiştiriciliği Lamiaceae (Ballıbabagiller) familyasından çok yıllık bir bitki olan tıbbi adaçayının kökeni Akdeniz Bölgesi ve kıyısı olan Avrupa ülkeleridir. Ülkemizde doğal yayılışı olmamakla birlikte çeşitli bölgelerimizde kültürü yapılmaktadır. Yabancı döllenen bitki 60-100 cm’ ye kadar boylanabilir. Yaprakları...

Tıbbi Ve Aromatik Bitkiler

Tıbbi Ve Aromatik Bitkiler

Tıbbi ve aromatik bitkiler nelerdir? Alıç, Anason, Atkestanesi, Biberiye, Çörek otu, Çuha çiçeği, Defne, Devedikeni, Ekinezya, Fesleğen, Gül, Hunnap, Ihlamur, Isırgan otu, İğde, Karadut, Karahindiba, Kuşburnu, Lavanta, Limon, Limon otu, Mersin, Menekşe kökü, Misk adaçayı, Nane, Ökse otu, Pelin otu, Safran, Sumak, Tarçın, Zambak ve Zencefildir. ...

KULLANICI GİRİŞİ

Üye Ol Şifremi Unuttum?

Sorhocam.com 2014 yılında Ziraat Mühendisi Arafa KARAÇELEBİ tarafından kurulmuş olup herkesin faydalanabilmesi için ücretsiz olarak hizmet vermektedir.

Yetiştiriciliği, tarımı, ürünleri, bitkisi, ağacı, çiçeği gübreleri, hastalığı zararı, zararlıları, mücadelesi, ilaçları aşısı, budaması, otu, faydaları, programı, önerileri, istekleri, tavsiyeleri, nedir, nelerdir, nasıl yapılır, özellikleri, kullanım alanları, takvimi, sınavı, sınavları, notları

Site Haritası - Rss Beslemesi