Sorhocam.com 2014 yılında Ziraat Mühendisi Arafa KARAÇELEBİ tarafından kurulmuş olup herkesin faydalanabilmesi için ücretsiz olarak hizmet vermektedir.
Ekolojik Tarımda Materyal Seçimi Nasıl Olmalıdır?
9. EKOLOJİK TARIMDA SAĞLIKLI ÜRETİM MATERYALİ SEÇİMİ
Ekolojik tarım geleneksel tarıma oranla daha az dış tarınısal girdilerin kullanıldığı ve daha çok biyolojik uygulamaların yer aldığı alternatif bir sistemdir. Her ülke ve hatta her bölge, ekolojik tarımı kendi koşullarına uygun olarak adapte etmektedir.
Bununla birlikte, ekolojik tarımın;
- Doğa ile uyumlu şekilde üretim yapmak
- Çevre ve insanlara olan zararı en aza indirmek
- Toprak verimliliğini korumak
- Elden geldiğince işletmenin kendi girdilerini kullanmasını sağlamak.
- Yenilenmesi güç olan kaynakların kullanımını düşük düzeye indirgemek gibi bir takım ilkelere dayandığı ifade edilmektedir. Belirtilen ilkelere uygun şekilde üretim yapmada ana amaç, insanların doğanın üzerinde ve doğaya hükmedecek biçimde çalışmasını değil, aksine doğa ile beraber ve doğa ile uyum içinde görev yapmasını hedeflemektedir. Konuya bu yönden yaklaşıldığı zaman, ekolojik tarımı endüstriyel amaçlı tarımdan veya geleneksel üretim yöntemlerinden,
- Toprak işleme ve değerlendirme
- Hastalıklar ve zararlılar ile mücadele
- Gübreleme
- Yabancı ot mücadelesi
- Sulama
- Taşıma ve depolama işlemleri
- Ekim nöbeti gibi özellikler açısından ayırt etmek gerekmektedir.
Görüldüğü gibi, ekolojik tarımda hastalıklar ve zararlılar ile mücadele hayli önemli bir konudur. Ancak ekolojik tarımda bu mücadele uygulamalarını geleneksel tarımda olduğu gibi, başlı başına bir bölüm olarak dikkate almamak gerekmektedir. Zira, ekolojik tarımda, kendi kendine şifa bulmak prensibi geçerli olduğundan, kültür bitkilerinin sağlığını ve mukavemet gücünü teşvik eden ve ekosistemleri zararlı organizmaların aleyhine doğru değiştiren önlemler göz önüne alınmaktadır. Geleneksel tarımda olduğu gibi, üretimde sağlıklı materyal kullanmak ve bu konuya gerektiği kadar özen göstermek ekolojik tarımın da temel adımlarından birisidir. Burada sağlıklı üretim materyali seçimi bitki ve tohum seçimi başlıklarında ayrı ayrı ele alınarak incelenmiştir.
9.1. Bitki Seçimi
Bitkisel üretim alanındayetiştirilecek kültürbitkisinin seçiminde,
Yetiştirilecek bitkinin ekolojik istekleri ile tarım yapılacak olan bölgenin ekolojik faktörlerinin uyum içinde olması, Üretimi yapılacak olan bitkinin verim ve kalite gibi nitelikler yönünden arzu edilen özelliklere sahip olması, Üretilecek bitkinin biyotik veya abiyotik etkenlere dayanıklılık göstermesi gibi bazı faktörler göz önünde bulundurulmalıdır. Bu faktörler arasında çeşitli nedenlere bağlı olarak birine öncelik vermek olasıdır.
Bir yörede üretilecek bitkinin sağlıklı yetişebilmesi için öncelikle bitki- çevre ilişkisini iyi saptamak gereklidir.Bilindiği gibi, bitkiler en yüksek performanslarını kendi anavatanlarında yada buraya yakın özellikleri taşıyan alanlarda ortaya koyarlar. Diğer bir deyişle, bitkiler yetişme bölgelerindeki ekosisteme uyum sağlamışlardır. Bitkileri bazı nedenler ile (plansız yerleşim, arsa parselasyonları, orman tahribi, bilinçsiz mera kullanımı, yanlış arazi kullanımı, maden tesisi, hızlı sanayileşme, ekonomik amaçlar vb.) kendi anavatanlarının dışında yetişmeye zorlamak, yeterli ürün elde edememek ve bitkileri hastalıklar ile zararlılara daha duyarlı hale getirmek gibi sorunların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Örneğin. Akdeniz Bölgesi nde kıyı şeridindeki turunçgil tarım kuşa iç kısımlara kaydırılması bazı bitki koruma sorunlarını da beraberinde getirmiştir.
Gerçekıe. bitki çeşitleri arasında seçim yapmak çok çeşitli bitki topluluklarının gen merkezi olan ülkemizde hayli kolay olabilir. Ülkemiz çok serin geçen kışlara yada aşırı kuraklığa dayanabilen bazı buğday çeşitlerini, çok geç vada erken çiçek açan meyve türlerini, hastalıklara ve kirece dayanıklı asma çeşitlerini sinesinde barındırmaktadır. Bu nedenle bitkilere uygun yerler aramak verme, tarım alanları için uygun olan bitki türlerini eya çeşitlerini seçmek daha kolay ve olanaklıdır. Nitekim, bu düşünce çerçevesi içinde örneğin. Aydın ilinin incir, Bursa il nin şeftali. Samsun ve Izmir illerinin ise tütün üretimi için ideal yetişme ortamları ve uygun tarım alanları oldukları benimsenmiştir
Diğer yandan: üretilmesi istenen bitkinin varyetesi. tipi. verim ve kalite özellikleri gibi faktörler de bitki seçiminde etkilidir. Bu durum çoğunlukla üretimde ekonomik açıdan değer taşımaktadır ve amaca göre önemi değişiklik gösterebilmektedir.
Üretilecek olan bitkilerin seçiminde önemli olan diğer bir konu ise, hastalıklara yada zararlılara veya bazı çevre faktörlerine dayanıklı çeşitlerin saptannıasi ve üretimde kullanılmasıdır. Kültür bitkileri uygun ekolojilerde yetiştirilmelerine ve gerekli üretim uygulamaları yapılmalarına rağmen hastalıklar veya zararlılardan tamamen an olamazlar. Hatta, bazı hastalıkların birçok bitki koruma yöntem ile kontrol edilemediği durumlar söz konusudur. Ayrıca, kimyasal sas aşımın insaiı. hayvan ve çevre sağlığını olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir. Bu nedenlerle. son yıllarda dayanıklı çeşit yetiştirilmesi ve bunların üretimde kullanılması daha güncel hale gelmiştir. Hastalıklara. zararlılara. don ve kurağa dayanıklı çeşit yetiştirme çoğu kez ekonomik olmaktadır. Dayanıklı yada sağlıklı bitki yetiştirmede yararlanılan yöntemler hakkında aşağıda özet bilgiler verilmektedir.
9.1.1. Dayanıklı Çeşit Elde Etme
Bir bitkinin çeşitleri arasında hastalıklara duyarlılık yönünden ayrıcalıklar bulunduğu ilk kez M.Ö. 370-286 yılları arasında yaşayan Theophrastus tarafından kaydedilmiştir. Bu tarihten sonra değişik bitkilerde farklı hastalıklara karşı dayanıklı olan çeşitler üreticilere sunulmuştur. Bitki hastalıklarının önlenmesinde dayanıklı çeşitlerin seçimi ve kullanılması en ucuz, kolay, güvenli ve etkili yoldur. Iletim demetinde hastalık yapan etmenler, pas hastalıkları etmenleri, virüsler vb. gibi diğer önleııı yöntemleri ile yeterli olarak kontrol edilemeyen veya hiç bir savaşım yolu bulunmayan patojenlere karşı dikkate alınması gereken tek yöntem dayanıklı çeşit kullanımıdır.
Dayanıklı çeşit elde etmede genellikle 3 ana yöntemden yararlanılmaktadır:
- Seleksiyon
- Mutasyon
- Kombinasyon (melezleme).
Seleksiyon: Seleksiyon yönteminden yararlanarak yapılacak seçimlerde seçim yapılacak bitkisel materyalin mutlaka arzu edilen verim ve kalite özelliklerini taşıması gereklidir. Bu yöntem istenilen bu özellikleri taşıyan matervaller arasında hastalığın yoğun olarak görüldüğü yerlerde ve yıllarda özellikle yabancı döllenen türlerde hasta bitkiler arasından sağlıklı olanların aranıp seçilmesine dayanır. Ancak, seçilen bireylerin gerçekten hastalığa dayanıklı olup olmadığını yada tesadüfen patojenin enfeksiyondan kurtulduğunu ortaya kovahilmek için yapay epidemi ortamlarında yetiştirilmeleri ve incelenmeleri gereklidir. Bu ortamlarda da dayanıklılık gösteren bireylerin, patojenin virüleııt ırkının kulanıldığı yapay epidermilerde hastalanma durumlarına bakılmaktadır.
Daha sonra, yapay epidemilerde olumlu bulunan bireyler, agronomik özellikleri arzu edilen nitelikte ise çoğaltılmakta ve üreticilere aktarılmaktadır. Ülkemiz, bir çok kültür bitkisinin ana vatanı olduğu için, seleksiyon yönünden geniş bir kaynak mevcuttur. Elde edilecek dayanıklı çeşitlerin kalite. verimlilik, piyasaya uygunluk vb. gibi özelliklerini de dikkate alarak kolay ve oldukça ucuz olan bu yöntemden yararlanmak mümkündür. Örneğin. A.B.D.' nde bulaşık alanlarda farklı çeşıtlerin yetiştirilmesi ile Fusarium solguııluğuna dayanıklı bireylerin seleksiyonu yapılmış ve başarı sağlanmıştır.
Mutasyon: Bazı mutagenik maddelerin kullanılması ile bitkilerde hem hastalık ve zararlılara hemde çevre şartlarına karşı dayanıklı mutanlar elde etmek mümkündür. Bazı durumlarda da üretim alanında meydana gelen doğal mutasyon nedeni ile dayanıklı bireyler ortaya çıkabilir. Mutasyona uğratılan veya mutasyon sonucu meydana gelen bireyler, daha sonra patojenin virülent bir ırkının kullanıldığı yapay epidemi ortamlarında yetiştirilerek dayanıklılık yeteneklerini sürdürme durumları açısından incelenmektedir. Bu aşamadan sonra, dayanıklılıklarını sürdüren bitki bireylerinin çoğaltılması gerçekleştirilir. Ancak bu yöntemin tüm bitkilerde başarılı bir biçimde kullanılarnadığı da ifade edilmektedir.
Kombinasyon: Bu yöntem melezlerne adı ile bilinmektedir. Kendine döllenen hitkilerde bazı karakterler oldukça sabittir. Yönteme göre ilk yapılacak işlem, agronomik özellikleri iyi olmasada konukçu bitkinin istenilen hastalığa dayanıklı olan hatlarını veya bireylerini belirlemek veya seçmektir. Dayanıklı hatlar yada bireyler saptandıktan sonra, bunların agronomik özellikleri istenilen düzeyde olan bireyler ile melezlenmesi çalışmalarına başlanılır. Elde edilen F1 melezleri kendi aralarında çaprazlanarak F2 melezleri ortaya çıkarılır.
Daha sonra bu melezler arasında seleksiyon yapılarak, istenilmeyen özelliklere sahip hatlar deneme dışı bırakılır ve amaca uygun olanlar geriye doğru melezlenmek sureti ile homozigot hatlar veya bireyler elde ediler. İstenilen özellikleri taşıdıkları saptanan homozigot hatlar yada bireyler çoğaltılır ve üreticiye sunulur. Bu yöntem uzun süreli çalışmaları kapsamaktadır. Kombinasyon yönteminde bir çeşitin hastalığa dayanıklı kültür veya yabani formu kullanılabilir. Ayrıca türler veya cinsler arasında melezleme yapılmaktadır. Örneğin, marul mildiyösüne dayanıklı olan Lactuca serricola ile kültürü yapılan marul (Lactuca sativa) melezlenerek dayanıklı bireyler elde edilmiştir. Aynı şekilde, Brassica spp. ile Rııphanus spp. melezlenerek kök uru hastalığı etmenine (Plasmodiophora brassica) karşı dayanıklı bireyler (Raphano brassica) ortaya çıkarılmıştır.
Dayanıklı çeşit elde etme çalışmalarında, dayanıklılık üzerinde çevre koşullarının ve patojenin tipi (yaprak veya toprak patojeni) ile virülensinin önemli etkisi olduğu dikkate alınmalıdır. Örneğin, kara leke hastalığı etmenine (Venluria inaequalis) karşı Ereğli (Konya) dayanıklılık gösteren misket elma çeşiti, Kastamonu ve Amasya illerinde duyarlı olmaktadır.
Yapılan gözlemler ve denemeler sonucunda; ateş yanıklığı hastalığı etmenine Kieffer çeşiti armutların dayanıklı ve Santamaria ile Williams çeşitlerinin duyarlı oldukları, Amerikan asma anaçlarının filoksera' ya dayanıklı olduğu, üçyapraklı adlı anacın soğuk koşullara direnç gösterdiği, Demir elması çeşitinin kara teke hastalığı etmenine ve Vitis labrusca adlı türün külleme hastalığı etmenine dayanıklılık ortaya koyduğu belirlenmiştir. Diğer yandan, bazı sanayi domatesi çeşitlerinin (Sun 6229, Sun 6235, Shasta, Reliance, AG 2270, AG 2271, APTX 403, Centurion, XPH 12047 vb.) aynı anda Verticillium ve Fusarium gibi hastalık etmenleri ile nematot' lara karşı dayanıklık gösterdikleri ifade edilmektedir.
Özetlemek gerekirse,
Ortama patojenin yeni ırklarının bulaşması
Patojenin yeni ırklarının oluşması
Bitkinin yetiştirildiği ortamın koşullarındaki değişimler dayanıklılığı değiştirebilmektedir.
Daha öncede belirtildiği gibi, dayanıklı çeşit elde etme özellikle diğer yöntemlerle önlenmesi güç olan veya hiçbir savaşım yolu bulunmayan hastalıklar için önem taşımaktadır. Burada üzerinde durulması gerken konu ise, belirli bir hastalığa karşı elde edilen dayanıklılığın geçerli olan agronomik ve pomolojik özellikler ile bir araya getirilmesi ve bunun sürdürülebilmesinin sağlanmasıdır.
Bitkilerde gerçek anlamda dayanıklılık, bitkinin genetik yapısı ile ilişkilidir. Dayanıklılık bazen bir veya bir kaç gen ile kontrol edilebilirken (monogenik veya oligogenik), bazen çok sayıda gen (poligenik) tarafından yönetilmektedir. Örneğin, lahana ve bezelyede Fusarium solgunluğu ve soğanda antraknoz hastalıkları etmenlerine karşı dayanıklılık bir yada birkaç gen tarafından idare edilmektedir. Buna karşın;pas. si külleme vb. hastalıklarda patojenlerin ırklar oluşturabilmeleri nedeni ile dayanıklılığın çok sayıda gen ile ilişkili olduğu ifade edilmektedir.
Bazı durumlarda, bitkilerin gelişme hızlarından veya vejetasyon sürelerindeki değişmelerden kaynaklanan geçici dayanıklılık ortaya çıkabilmektedir. Hızlı bir gelişme gösteren veya hızlı büyümesi teşvik edilen bazı bitki çeşitleriııde hastalık etmenlerine kalıcı olmayan bir dayanıklılık durumu söz konusudur. Örneğin, hızlı gelişen buğday çeşitlerinde sürıne hastalığı daha az görülmektedir. Bunun nedeni, sisternik olarak bitki gövdesinde ilerleyen fungusun miselinin büyüme hızının bitki gövdesinin gelişme hızına yetişemernesinden dolayı danelerin etmenin sporları ile dolamamasıdır. Bazen, bitkilerin ekim yada dikim zamanını erken veya geç döneme almak sureti ile bitkilerin duyarlı oldukları evre ile patojenin yoğun görüldüğü çevre birbirinden ayrılabilir. Bu durumda, bitkiler patojenlerin olduğu dönemde daha olgun ve gelişmiş dokulara sahip oldukları için biraz daha dayanıklı olurlar. Örneğin, tahıllarda erken ekim kara pas hastalığı etmenine, lahanalarda geç ekim külleme hastalığı etmeninin (Erysiphe cruciferarum) ve açıkta yetiştirilen domates ve biberlerde ise erken veya geç dikim stolbur (big bud) etmenine bu şekilde dayanıklılık ortaya koyabilmektedir.
9.1.2. Çapraz Koruma
Karşı koyma veya Cross Protection adları ile de bilinen bir uygulama şeklidir. Burada, bir bitkinin bir patojenin virülensi az olan bir ırkı ile bulaştırılacak aynı patojenin virülent ırkına karşı korunması amaçlanmaktadır. Bu tip uygulamaların bazı bitki-patojen kombinasyonlarında denendiği ve başarılı sonuçlar alındığı görülmüştür. Örneğin; turunçgillerin Tristeza Virüsü, domates ve biber bitkisinin Tütün Mozayık Virüsü, kestanelerin Endothiaparasitica, bazı Solanaceae üyelerinin Pseudomonas solanacearum ve bir kısım tahılların Fusarium oxysporum adlı etmenlerin virülensi düşük ırkları ile değişik yöntemler kullanılarak inokule edildiğinde patojenlerin virulent ırklarının hastalık oluşturmadıkları saptanmıştır. Görüldüğü gibi, ekolojik sistem içinde kendi kendine bir şifa bulunması durumu bu uygulama ile mümkün olabilmektedir.
9.1.3. Meristem Kültürü
Bilindiği gibi, bitkilerde meristem devamlı olarak bölünebilme yeteneğine sahip olan hücrelerin oluşturdukları dokulardır. Bu dokuların sayesinde bitkiler yeni hücre ve organlar kazanarak büyürler. Meristem kültüründe esas, meristemin bir kaç yaprak taslağı ile izole edilerek uygun bir besi ortamına yerleştirilmesi ve tam bir bitki elde edilmesidir. Bu yöntem, özellikle hastalıklar ile bulaşık olan bitkilerden hastalıksız bireyler elde etmek amacı ile yaygın olarak kullanılabilmektedir. Hastalıklı bitkilerde patojenler, geç dönemlere kadar hızla bölünerek çoğalması nedeni ile meristeme ulaşamamaktadırlar.
Yani, diğer bir deyişle hastalıklı bitkilerin meristem kısımları patojenler ile bulaşık değildir. Bu özellikten yararlanarak patates, şekerkamışı, bezelye, karnabahar, çilek, muz, turunçgiller, süs bitkileri vb. birçok bitki türünde meristem kültürü aracılığı ile virüssüz ve solgunluk hastalıkları etmenlerini (Fusarium spp. ve Verticillium spp.) içermeyen bitkiler ortaya çıkarmak mümkündür. Meristem kültürü, son yıllarda termoterapi (sıcaklıkla iyileştirme) ile birleştirilerek hastalıksız bitkiler elde edilmesi, bitki ıslahı, bitkilerin uzun süreli muhafazası ve klasik yöntemler ile üretilmesi güç yada yavaş olan bitkilerin hızlı üretimi amaçları ile kullanılmaktadır. Meristem kültürü sonucunda elde edilen hastalıksız üretim materyali, tamamen bulaşık bitkilerde yeni tesislerin kurulması için bir başlangıç yada stok materyali olarak değerlendirilmektedir.
9.2.Tohum Seçimi
Tohum bitkilerin kültüre alınmasından bu yana yararlanılan önemli tarımsal girdilerin başında gelmektedir. Zira bitkisel üretimde toprak işlemesi, sulama, gübreleme, mekanizasyon ve bitki koruma gibi uygulamalar en iyi şekilde yerine getirilseler bile, yeterli ürün elde edebilmek kullanılan tohumluğun niteliğine ve kalitesine bağımlı olmaktadır.
Yeni bir bitki meydana getirebilen generatif veya vegetatif bitki kısımlarına genel anlamda tohumluk denilmektedir. Dikkat edilirse, bu kavramın içinde bitkisel üretimde kullanılan tohum, yumru, gövde çeliği, stolon ve rizom yer alabilmektedir. Uretime yüksek nitelikli tohumla başlamak, ürün ve kaliteyi garanti ettiğinden, başarılı bir yetiştiriciliğin ilk koşulunu kaliteli tohumluk oluşturmaktadır. Yüksek nitelikli tohum denildiği zaman çimlenme hızı, gücü ve vigoru yüksek, genetik özellikleri yönünden sat morfolojik özellikleri gelişmiş ve hastalıklar ile zararlılardan arındırılmış tohum anlaşılmaktadır. Ancak, son yıllarda bu özelliklere makina ile ekime uygun olma, hızlı ve homojen çıkış göstermesi, ekim zamanındayeterli nem içermesi ve kaplanmış olması gibi kriterlerde eklenmiştir. Görüldüğü gibi yüksek nitelikli tohumda aranılan özelliklerden birisi de, bunların hastalıklar ve zararlılar yönünden temiz olmaları durumudur.
Tohumların özellikle hastalıklar ile bulaşık olması halinde karşılaşılabilecek olumsuz etkileri aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür:
- Elde edilen ürün miktarının azalması
- Tohumun çimlenme yeteneğinin azalması veya kaybolması
- Bitki hastalıklarının ortaya çıkması ve yayılması
- Tohumlarda renk ve şekil değişmeleri
- Tohumlarda biyokimyasal değişmeler
- Tohumlarda toksin oluşması
- Diğer taraftan tohumlardaki mekanik zararlanma ile hastalık ve zararlı kavramlarını ayırt etmek gereklidir. Zararlanma bir tohumun bünyesinin (yapısının) fiziksel veya hayvansal etki ile hasar görmesidir.
Orneğin; yara oluşması, mekanik hasar ve böcek zararı bazı zararlanma tipleridir. Hastalık ise bir tohumun normal yaşam fonksiyonlarını olumsuz yönde etkileyen yada bozan bir faktördür. Hastalık uygun olmayan ortam koşullarının (fizyolojik kökenli) doğrudan etkisi ile oluşabildiği, gibi patojenler (biyotik kökenli) nedeni ile de meydana gelebilir. Tohumlarda görülen hastalıklar ve zararlanmalar aşağıda verilen ana başlıklar altında toplanabilmektedir.
- Tohumlarda genetik kökenli bozukluklar
- Tohumlardaki mekanik zararlar
- Tohumlarda böceklerin neden oldukları zararlar
- Fizyolojik kökenli tohum hastalıkları
- Patojenlerin neden oldukları tohum hastalıkları
- Tohumlarda diğer faktörlerin neden oldukları bozulmalar
Bunlar arasında patojenlerin neden oldukları tohum hastalıkları. diğerlerine oranla daha fazla önem taşımaktadır. Günümüzdü çoğu bitkilerde de hastalık yapabilen 2400 adet mikroorganizma (virüs, bakteri, fungus vb.) 383 adet bitki cinsinin tohumlarında hastalık meydana getirebilmektedir. Son yıllarda yapılan ıslalı ve çeşit geliştirme çalışmaları sonucunda belirli hastalık etmenlerine karşı dayanıklı yada tolerant olan bazı türler elde edilmiş ve tohunıları ticari olarak satışa sunulmuştur. Bunlar arasında Fusarium oxysporum subsp. apli' ye dayanıklı kereviz. Helinihosporium maydis'e dayanıklı mısır, Helminthosporium oryzae'ye dayanıklı çeltik, Phytophthora infesians'a tolerant patates. belirli virüslere tolerant vada dayanıklı olan hıyar. kabak ve marul gibi bitkilerin tohumları yer almaktadır.
Patojenlerin yayılmalarını önlemek ve patojenlerin neden oldukları ürün kayıplarını en düşük düzeye indirebilmek için tohumlarda bulunan enfeksiyonları belirlemek gereklidir. Bunu için patojenleri saptamak amacı ile yapılan testlerde ana hedef, tohumlardaki etmenleri bulmak, teşhis etmek ve tohunıluğun hangi düzeyde bulaşık olduğunu saptamaktır.
Bu sağlık testlerinde:
- Kullanılacak yöntemin basit, ucuz ve hızlı olması
- Sonuçların bir örneği yansıtması
- Patojenin kolayca tanınabilmesi
- Yöntemin uluslararası kullanınıa uygun biçimde olması gibi özelliklerin bulunması istenmektedir.
- Günümüzde, tohumlardaki hastalık etmenlerinin saptanmasında yaygın biçimde kullanılan yöntemler aşağıda şematik olarak gösterilmektedir.
Üreticilerin kalitesi yüksek olan tohum alırlarken dikkat etmesi gereken konuları şu şekilde sıralayabiliriz;
- Genetik olarak saf olduğu belli olan tohum alınması
- Paket içinde olan tohumun tercih edilmesi
- Paket üzerinde üretici firmanın markası, üretim yılı tohum miktarları veya adedi, çim lenme gücü vb. bilgilerin olmasına dikkat edilmesi
- Tohurnun ilaçlı olup olmadığının incelenmesi
- Tohumların üretime başlamadan 1-2 ay önce alınnıası
- Üreticilerin yalnızca kullanacakları miktarda tohumu alması
- Tohumların şekil, renk, temizlik vb. özelliklerine özen gösterilmesi
- Paket üzeriııde bazı tohum kaynaklı etmenlerden temiz olduğuna ilişkin bilginin olup olmamasını kontrol etme
- Üreticilerin satın aldıkları tohumlarda, üretim dönemi öncesi sağlık testleri yaptırmaları, onların güvenli üretim yapma şanslarını arttırmaktadır. Yapılan bir projenin bulgularına göre; sanayi domatesi çeşitlerine ait tohum örneklerinde bazı etmenler ile bulaşık olma durumu 1991 yılında % 60 iken, 1995 yılında bu değerin % 5-6 düzeyine inmesi, üreticilere bir dekar başına yaklaşık olarak 1500-2500 kg'lık bir ürün artışı sağlamıştır.
9.3. Seçiminde Bitki Ekstraktlarından Yararlanma
İnsan ve hayvanlarda olduğu gibi, bitkilerin de hastalık etmenleri ve zararlıların saldırılarından kendilerini korumak için bazı savunma sistemlerine sahip oldukları bilinmektedir. Bu sistemler diken gibi fiziksel engeller ile etmen yada zararlıların etkinliklerini engelleyen veya onlara toksik olan biyokimyasal maddeler arasında değişen bir dizin içinde yer almaktadır. Hastalık etmenleri ve zararlıların aktivitelerini etkiledikleri bilinen maddeler çok değişkendir ve bunların arasında genellikle amino asitler, şekerler, enzimler, fenol yapılı bileşikler, alkaloidler, saponinler, glukosinolatlar ve glikozitler bulunmaktadır. Bitkilerin savunma sistemleri ile ilişkili olabilen bu tip maddelerin ekstraksiyonu ve kullanılmaları bazı ürünlerin hastalık etmenleri yada zararlılara olan dayanıklılıklarını arttırmaya yardımcı olabilmektedir. Bitki ekstraktlarının etkilerinin daha çok bitkilerin yapısal yönden kuvvetlenmeleri ile bağlantılı olduğu ifade edilmektedir.
Örneğin, bitki ekstraktları fungus miselyumlarının penetrasyonuna ve emici böceklere karşı dayanıklılığı arttırmakta yada etmen ve zararlıyı öldürmekten ziyade bunların saldırılarını önlemek amacı ile bitkinin kuvvetli bir biçimde gelişmesini teşvik etmektedir. Bazı bitki ekstraktları ticari preparatlar halinde satışa sunulmuş bulunmaktadır. Orneğin; B io-S değişik bitki ekstraktlarına ilaveten kükürt içeren bir preparat iken, Bio-Blatt adlı preparat soya fasülyesindeki lesitin adlı maddeyi yapısında bulundurmakta ve külleme hastalıklarının önlenmesinde kullanılmaktadır. Bununla birlikte, bitki ekstraktlarının iyileştirici etkiden çok koruyucu biçimde etkili olduğunu gözden uzak tutmamak gereklidir. Ayrıca, bitki ekstraktlarındaki etkin maddelerin çoğu aromatik yada suda erıyebilir nitelikli bileşikler oldukları için güneş ışığının etkisi ile hızlı bir şekilde yapısal değişme gösterebilmekte ve etkililiklerini yitirebilmektedir. Dığer yandan, bitki ekstraktlarının etkin liginde ekstraktın elde edildiği bitki materyalinin yaşı, olgunluk durumu ve üretildiği yöre de önemli bir faktördür.
9.4. Ekolojik Tarımda Sağlıklı Üretim Materyali Seçimi
İLKELER:
- Doğa ile uyumlu şekilde üretim yapmak
- Çevre ve insanlara olan zararı en aza indirmek
- Toprak verimliliğini korumak
- Elden geldiğince işletmenin kendi girdilerini kullanmasını sağlamak.
- Yenilenmesi güç olan kaynakların kullanımını düşük düzeye indirgemek.
AYIRICI ÖZELLİKLER:
- Toprak işleme ve değerlendirme
- Hastalıklar ve zararlılar ile mücadele
- Yabancıot mücadelesi
- Taşıma ve depolama işlemleri
- Gübreleme
- Ekim nöbeti
- Sulama
ANA HEDEF: Sağlıklı üretim materyali kullanmak
BİTKİ SEÇİMİ:
Yetiştirilecek bitkinin ekolojik istekleri ile tarım yapılacak olan yerin ekolojik faktörlerinin uyum içinde olması Üretimi yapılacak olan bitkinin verim ve kalite gibi nitelikler yönünden arzu edilen özelliklere sahip olması Üretilecek bitkinin biyotik veya abiyotik etkenlere dayanıklılık göstermesi.
Sorhocam.com 2014 yılında Ziraat Mühendisi Arafa KARAÇELEBİ tarafından kurulmuş olup herkesin faydalanabilmesi için ücretsiz olarak hizmet vermektedir.
Bitki hastalıkları, bitki zararlıları, yabancı otlar, şifalı bitkiler, arıcılık, bayilik sınavı notları, bayilik sınavı soruları, online testler, kimyasal analiz yöntemleri, bitki besleme ve gübreleme, tarımsal destekler, peysaj ve süs bitkileri, kimyasal analiz yöntemleri, hijyen eğitimi, pest kontrol yöntemleri