• notifications1
  • menü

Bugün : 28 Mart 2024 Perşembe

Koruma Ve Tedavi - Hijyen Ve Terapi

Bitkileri, öncelikle canlı ve cansız hastalıklara neden olan hastalıklardan korumak ve hastalanmalarının önüne geçmek ve onları sağlıklı tutmak, daha sonra hastalanmış bitkileri tedavi etmek ve tedavi için de çeşitli yöntemleri kullanmak gerekir.  Bu konuda başarıya ulaşmak, ancak hastalık belirtilerinin neler olduğunu, bunun nasıl ortaya çıktığını, yayıldığını, hangi bitkilerin konukçu olduğunu, hangi kültür bitkilerinde aktif hastalık yaptığını bilmek ve bir hastalık ortaya çıktığında, bu hastalığın hangi etmenden kaynaklandığını iyi teşhis etmek ve bu teşhise uygun en iyi tedavi yöntemini seçmekle mümkün olur.

 

Tarımsal işletmeler ekonomik işletmelerdir. Bu bakımdan seçilecek yöntemin öncelikle ucuz olması, ayrıca çok kolay uygulanabilmesi ve herkes tarafından rahatça yapılabilmesi gerekir.

Halen hastalıkların mücadelesinde kültürel, mekanik, fiziksel, biyolojik, kimyasal ve entegre mücadele yöntemleri kullanılmaktadır. Bu yöntemlerin dışında uyulması gereken ve çoğu kez zorunlu olan yasal önlemler de mevcuttur.

 

Yasal önlemler, canlı hastalık etmenlerine karşı uygulanır. Burada ilk amaç hastalıkların taşınmasını önlemek, hastalık bulunmayan bölgeye hastalığın girmesini engellemektir. Bu işlemler, alınan “karantina önlemleriyle” gerçekleştirilir. Devlet bu konuda kanun metinleri çıkartır ve bu metinlere uyulmak mecburiyetini koşar ve bunun denetlenmesini ilgili kuruluşlara verir. Hastalıkların bir yerden bir yere yayılmasında her türlü bitkisel çoğaltma materyali önemli rol oynar. Bu yüzden gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında bitkisel çoğaltma materyallerinin sevk edilmeleri belirli esaslara bağlanmıştır. 

 

Bu konuda Avrupa ve Akdeniz Ülkeleri Bitki Koruma Organizasyonu (EPPO) devamlı olarak eski ve yeni tespit edilen hastalıkları ve bunlardan korunmak için nelerin nasıl yapılacağını gösteren bültenler çıkararak, bu konuda yardımcı olur. Taşınacak çoğaltma materyallerine, mutlaka bitki sağlığı kuruluşlarından hastalık bulunmadığını gösteren sağlık sertifikası alınması zorunlu kılar.

 

Kültürel mücadele yöntemi, bitki yetiştiriciliği sırasında yapılması gereken hastalık oluşumunu önlemeye ait tedbirleri içerir. Öncelikle üretim materyalinden işe başlanır. Tohum, çeşitli bitki organı çelik, yumru, soğan vb. materyallerin sağlıklı olması gerekir. Daha sonra açıkta yetiştiricilikte tarlanın ekim ve dikime hazırlanması, ekim, dikim, çapalama, gübreleme, sulama, budama ve hasat gibi tarımsal uygulamaların, hastalıkların ortaya çıkmasına, yayılmasına engel olacak şekilde yapılmasına çalışılır. Sera, tünel, örtü altı ve mantarhane gibi kapalı alanlarda, yukarıdaki kültürel önlemler yanında, çevre koşullarının hastalık etmenlerinin ortaya çıkmasını engelleyecek şekilde düzenlenmesine gidilir. Bir örnek vermek gerekirse; mantari hastalıklar aşırı nemin olduğu sıcak koşullarda ortaya çıkar ve çabuk yayılır.

 

Bu durumda ortamdaki nemi azaltmak ve sıcaklığı düşürmek gerekir. Sulama aralıklarının seyrekleştirilmesi, sulamanın yağmurlama şeklinde yapılmaması (damla veya salma yapılması), bitkilerin fazla sık olmaması ve bitkiler arasında hava sirkülasyonunun yaratılması hastalığın çıkmasını ve yayılmasını önleyebilir. Bir kültür bitkisinde hastalık ortaya çıkmış ise, bu bitkiden sonra aynı alana hastalığa yakalanabilecek cins ve türleri (bir domates çeşidinden sonra başka bir domates çeşidini veya domatesten sonra biber, patlıcanı gibi aynı familya cins ve türlerini) getirmemek, yerine bu hastalığa yakalanmayan bitkileri getirmek gerekir. Eğer aynı cins veya tür içinde hastalığa karşı mukavim bitkiler varsa, o zaman sorun çıkmayabilir. Ancak bu sefer de monokültür yetiştiriciliğine gidildiğinden ekim nöbeti konusundaki sorulara cevap bulmamız gerekir.

 

Mekanik mücadele, hastalıklı bitkileri bulup hastalıksız olanlardan ayırt etmek, hastalıklı olanları hemen söküp çıkarmak, çevrede hastalık etmenlerine konukçu olacak bitkileri (yabancı otları) yolmak, hastalıklı materyalleri yakarak ve yetiştiricilik yapılmayan bir toprakta açılan çukura gömüp imha etmek, toprak işlemesi yapmak, gerektiğinde araziye su basarak göllendirmek gibi çeşitli şekillerde yapılır.

 

Fiziksel mücadele için, hastalık etmenlerini ortadan kaldırmak, yoğunluğunu azaltmak amacıyla çevredeki sıcaklığı yükseltme veya azaltma, kuru hava ve radyasyon uygulama, değişik dalga boylarında ışınlar kullanma yöntemlerine baş vurulur. Bu işlemler yetiştirilen bitkilere yapılabileceği gibi, taşınacak bitki çoğaltma materyallerine, hasat edilmiş, depolanmış veya depo edilecek ürünlere de uygulanır. 

 

Düşük sıcaklık, hastalık etmenin ortaya çıkmasını ve çıkmışsa yayılmasını önler. Genellikle depolardaki donma noktasına yakın derecelerde hastalık etmenleri ölmese bile çoğalmaları büyük ölçüde düşürülebilir. Seralarda ve mantarhanelerde düşük sıcaklık, hastalığın yayılmasını engeller.

 

Kısa süreli yüksek sıcaklık uygulamaları, bazı ürünler üzerindeki hastalık etmenlerini öldürebilir. Depolanacak bitki organlarının aşırı nemi azaltarak, yara dokularının kapanmasına yardımcı olabilir (Bkz. 16. Pazarlama). Tohum, yumru ve soğanlara sıcak su uygulaması, çevresel bulaşık hastalık etmenlerini ortadan kaldırabilir. Bitkiler, bu konumda durgun dönemde olduğundan 50-55 C deki sıcak sudan fazla etkilenmez. Çoğu tohumlar 50-55 ve hatta 60oC’deki kuru sıcaklıktan rahatsız olmaz.

 

Hasat edilmiş ve depolanacak, satışa sunulacak bitkilere x ve ? ışınları uygulanarak hastalık etmenlerinden arındırılmaları günümüzde uygulanan yöntemler arasındadır. Ayrıca örtü altı tarımında bazı hastalık etmenleri spor üretimi için, güneş ışıklarının kısa dalgalı olan ultraviole ışıklarına gereksinim duyar. Kullanılan örtü materyali içine kısa dalgalı ışıkların geçmesini önleyecek katkı maddelerinin konulması, bu hastalık etmenlerinin çoğalmasını büyük ölçüde azaltır.

 

Biyolojik mücadele, değişik mikroorganizmaları kullanarak hastalık etmeninin gelişmesini durdurmak, sporulasyonunu önlemek amacıyla yapılır. Bu yolla yabancı otların üremesi baskı altına alınır ve hatta durdurulur. Örneğin, toprak içindeki mikroorganizmaların patojenlerin gelişmesine yardımcı olanları tespit edilip, bunların yoğunluğu azaltılır, patojen olmayanların miktarı yükseltilir. Patojen olmayan mikroorganizmalar, toprak içinde çoğalıp patojen olanların besin maddesini tüketerek onların çoğalmalarını engeller. Patojenlere karşı hiperparazitler kullanılabilir. Hiperparazitler mantar ve bakterilerin spor, hif vs. gibi organlarına enfekte olarak onların bulaşma risklerini azaltır.

 

Kimyasal mücadele, hastalık ve yabancı otlarla savaşımda onların gelişmelerini engelleyen, yavaşlatan veya onları öldüren, mantarlar (funguslar) için fungisit, bakteriler için bakterisit ve yabancı otlar için herbisit adı verilen kimyasal ilaçlar kullanılır. Bir kimyasal ilaç, hastalık ve yabancı ota etkili olan aktif maddesi yanında ilacı yayıcı, yapıştırıcı, çözücü dolgu maddelerinden meydana gelir. Kimyasal mücadelede, bitkilerin öncelikle korunmasını sağlayan hijyen, onları tedavi eden kemoterapi ve daha sonra bitki üzerinde veya çevresindeki hastalık ve yabancı otları imha eden dezenfeksiyon olarak üç yolla yapılır. Bu üç yol dikkate alınarak, kimyasal ilaçlarda bitkileri koruyacak kontakt fungisitler veya hem koruyacak ve hem de tedavi edecek eradikant veya sismik fungisitler şeklinde imal edilir.

 

Koruyucu fungisitler, kimyasal yapıları bakımından bakırlı, kükürtlü, kalaylı, aromatik ve heterosilik birleşikler halindedir. En çok bakırlı ilaçlar kullanılır. Bunlar bakır hidroksit, bakır karbonat, bakır oksit, bakır oksit klorür gibi hazır preparatlar yanında etkisi en güçlü ve uzun süreli olan bakır sülfat kullanılır. Bakır sülfatı yetiştirici bizzat kendisi hazırlar. Bakır sülfatın yakıcı etkisini azaltmak üzere içine kireç karıştırılan ilaca “Bordo bulamacı” adı verilir. Bordo bulamacı ilkbaharda, mildiyö ve yaprak lekesi hastalıklarına karşı % 1'lik dozda hazırlanıp, bitkilerin genç yeşil aksamı üzerine atılır. İlacın hazırlanmasında 100 litre suya 1 kg bakır sülfat (CuSO4) ve 1 kg sönmüş kireç veya 0,5 kg sönmemiş kireç ilave edilir. Dal, yaşlanmış yaprak ve meyve gibi organlara % 2'lik dozu uygulanabilir.

 

Bakırlı ilaçlar aynı zamanda bakterilere karşı da kullanılabilir. Kükürtlü ilaçlar organik ve inorganik kökenlidir. Organik olanlar zineb, ferban, maneb, mancozeb, propineb gibi ilaçlardır. Kök çürüklüğü, fideliklerdeki çökerten hastalığı, yaprak ve meyve lekesi, pas, yanık, meyve çürüklüğü ve tohum ilaçlamasında kullanılır. İnorganik olanlar inorganik kükürttür. Kükürt genelde küllemede kullanılır. Bunun yanında pas, yaprak yanıklığı, meyve çürüklüğü hastalıklarına etkili olur. Kükürt 30 C üzerindeki sıcaklıklarda bitkilerde fitotoksik etki meydana getirdiğinden kullanılmamalıdır. Kalaylı birleşikler sebzelerde fazla kullanılmamaktadır. Patates ve şeker pancarında yaprak leke hastalığına karşı ıslatılabilen fetin asetat ve fetin hidroksit olarak uygulanır.

 

Aromatik bileşikler, yapısında NO2 ve nitro birleşikler şeklinde isimlendirilen, –NH2 ve –SH guruplarını içeren aminoasit ve enzim sentezini engelleyerek etkili olan birleşiklerdir. Pentakloronitrobenzen uzun süreli etkiye sahiptir. Topraktaki hastalıklara karşı kullanılır. Chlorothalonil ise yaprak lekelerine, yanıklık, mildiyö, pas, antraknoz, meyve çürüklüğü de uygulanır.

 

Kimyasal yapıları birbirine yakın captan, captafol ve folpet, oldukça karışık yapılı heterosilik birleşiklerdir. Etkileri –NH2 ve –SH grupları üzerine olur. Bunların dışında bronopol, dodine, dithianon, dichlofuanid ve anilazine gibi azotlu bileşikler mevcuttur. Bu ilaçlar bir çok fungisite karşı kullanılmaktadır. 

 

Sistemik fungisitler, içinde benzimidazole, morholine, pyrimidine, triazole, acylalanine gibi ilaçlar bulunur. Bu fungisitler özellikle pas, sürme, rastık üzerine etkilidir. Benzimidazoler hem koruyucu hem de tedavi edici hassaya sahiptir. Sebzelerde fusarium ve verticillium gibi toprak fungustlarının tahribatına karşı kullanılır. Bitkilerde tohum, yaprak, gövde ve köklere uygulanabilir. Küllemeye ve pasa karşı pyrimidine atılabilir. Triadimefon, triadimenol, etaconazole, bitertanol, difenoconazole, dinicoazole, fenbucoazole, flutriafole, hexaconazole, pencoazole gibi çok sayıda fungisit triazole grubu içinde yer alır.  Yaprak lekesi, külleme, pas hastalıklarına karşı atılır. Uzun süreli koruyucu ve tedavi edici özelliklere sahiptir. Pyrazophos, tolclofos-methyl ve fosetyl-aluminyum gibi fungisitler organik fosfatlar içinde yer alır. Koruyucu ve tedavi edici hassaya sahiptir.

 

Külleme, yaprak lekesi, fide yanıklığı gibi hastalıklarda kullanılır. Ot öldürücü olarak, phenoxy bileşikleri, karbamatlar, üre bileşikleri, anilin, anilid, diazin, triazin, benzonitriller bulunur. Phenoxy bileşikler çok sayıda selektif etkiye sahip ot öldürücüdür. Bunlardan geniş yapraklı bitkiler için 2,4-dichlor-phenoxy-acetic acidenine (2,4-D), mono kültür yapılan yerlerde kullanılır. Buharlaşma yaparak geniş alanlara etkili olur. Bu bakımdan tarlada sebzeler varken pek kullanılmaz. Ancak sonbahar dönemi sonu tarla boşaltıldığında uygulanabilir. Sebzelerdeki tek yıllık yabancı otlara fenoxaprop, tek ve çok yıllık otlara quizalofob tavsiye edilir. Ayrıca haloxyfob ilacı geniş yapraklı kültür bitkileri arasındaki dar yapraklı yabancı otlara karşı kullanılır. Karbamatlar da herbisit olup, fasulyelerde dar ve geniş yapraklı tek ve çok yıllık yabancı otlara atılır. Patateslerde depolama sırasında çimlenmeyi geciktirmek için düşük dozları tavsiye edilir.

 

Üre bileşikleri, tarla sürüldükten sonra toprağa uygulanır. Yabancı ot bitkileri ilacı, kökleri vasıtasıyla alır ve bitki içine giren ilaç yapraklarda fotosentez, karbonhidrat mekanizmasını engelleyerek ölümüne sebep olur. Sebzelerde sık olarak kullanılır. Ancak sebze yetiştirmeden önce toprakta yabancı ot ilacının etkisi geçmiş olmalıdır. Sebzelerde, tek yılık yabancı otların selektif olarak öldürülmesinde anilinler kullanılır. Bunlar yabancı otlarda hücre bölünmesini ve çoğalmasını engelleyerek etki yapar, ayrıca yabancı otların solunumunu bozar. 

 

Sebze bahçelerinin ark ve yol kenarındaki yabancı otların öldürülmesinde diazinler ve benzonitriller kullanılır. Saksılara ve yastıklara konacak fide harçlarının, sera topraklarının mikroorganizmalardan arındırılmasında ve yabancı otlardan temizlenmesinde methyl bromide, chlorpicrin ve formaldehyde gibi ilaçların uygulaması yapılır. Sebze bahçelerinde bir de dezenfektan olarak makas, aşı bıçağı, çapa, çepin, fide küreği gibi çeşitli aletlerin temizlenmesinde kullanılan ilaçlar vardır. Bu ilaçlar demir sülfat, sodyumhipoklorittir.

 

Entegre mücadele, bir çok hastalık ve yabancı otlara karşı tek bir ilacın etkili olamaması durumunda uygulanacak yöntemdir. Burada çeşitli uygulamalar peş peşe birbirini tamamlayacak şekilde, uzun süreli bir çalışma olarak planlanır. Erken uyarı ve tahmin çalışmaları yapılır. Daha sonra bu mücadelede kültürel tedbirler ön sırayı alır. Onları biyolojik mücadele yöntemi takip eder ve en son olarak kimyasal mücadeleye baş vurulur. Tabiatıyla yetiştirme öncesinden iklim koşullarının nasıl olacağı, hangi hastalık amillerinin (etmenlerinin) ortaya çıkma riskinin bulunduğu erken uyarı tedbirleriyle ortaya çıkartılırsa, bu hastalık amillerine karşı dayanıklı sebze tür ve çeşitlerinin seçilmesi büyük bir avantaj getirir. Buna rağmen hastalık belirtisi ortaya çıkarsa bu lokal olarak kalır, bir epidemi şeklini almaz, daha az ilaç ve daha az sayıda ilaçlama ile hastalık önlenebilir.

 

Kaynak: Genel Sebzecilik Kitabı Prof. Dr. Atila Günay

KULLANICI GİRİŞİ

Üye Ol Şifremi Unuttum?

Sorhocam.com 2014 yılında Ziraat Mühendisi Arafa KARAÇELEBİ tarafından kurulmuş olup herkesin faydalanabilmesi için ücretsiz olarak hizmet vermektedir.

Yetiştiriciliği, tarımı, ürünleri, bitkisi, ağacı, çiçeği gübreleri, hastalığı zararı, zararlıları, mücadelesi, ilaçları aşısı, budaması, otu, faydaları, programı, önerileri, istekleri, tavsiyeleri, nedir, nelerdir, nasıl yapılır, özellikleri, kullanım alanları, takvimi, sınavı, sınavları, notları

Site Haritası - Rss Beslemesi