Sorhocam.com 2014 yılında Ziraat Mühendisi Arafa KARAÇELEBİ tarafından kurulmuş olup herkesin faydalanabilmesi için ücretsiz olarak hizmet vermektedir.
Böcek Morfolojisi
Böcek Morfolojisi
Arthropoda şubesinin genel özelliklerine ilave olarak ergin böcekler şu özelliklere sahiptirler;
- (1) vücut üç kısımdan (baş, thorax ve abdomen) ibarettir,
- (2) thorax 'ta 3 çift bacak vardır,
- (3) Thorax'ta genellikle 2 çift kanat mevcuttur,
- (4) Bir çift anten vardır,
- (5) bileşik ve basit gözler bulunur,
- (6) Trakeler vasıtasıyla solunum yaparlar
- (7) Üreme organları abdomenin caudal yakınına açılır. Abdomen genellikle herhangi bir hareket organı taşınmaz, ancak sonunda uzantılar bulunabilir
Vücut Duvarı
Böceklerde ve diğer arthropodlarda vücudu dıştan saran deri exoskeleton olarak isimlendirilir. Böcek vücut duvarı sadece vücudu dıştan saran bir tabaka olarak kalmaz aynı zamanda vücudu destekleyen bir yapı olarak vazife görür ve kasların çoğunun bağlanma yeridir. Bir böceğin vücut duvarı başlıca üç tabakadan ibarettir: Kutikula, Hypodermis (Epidermis) ve Asal zar. Kutikula kitin, protein ve pigmentleri içeren bir tabakadır. Epidermis ise hücrelerden meydana gelmiş, canlı bir tabakadır, kütikülarının altında yer alır ve onu salgılar. Asal zar epidermisin altında yeralan ince, hücresel olmayan bir tabakadır. Kutikula başlıca 2 kısımdan ibarettir; epikütikula ve prokütikula. Epikütikula yaklaşık olarak 1 mikron kalınlıktadır, ve kitinsizdir. Prokütikula exokütikula ve endokütikula olarak kitin yapısında 2 kışıma ayrılır
Vücut Kısımları
Başın Uzantıları
Baş vücudun ön kısmında yer alan, kapsül şeklinde, göz, anten ve ağız parçalarının bulunduğu bir kısımdır. Başın yapısı böceklere göre değişir, fakat genelde oldukça sert bir yapıya sahiptir. Başın üzerinde dorslateral olarak bir çift bileşik göz ve buna ilave olarak böceklerin çoğunda ocelli denilen üç adet basit göz bileşik gözlerin arasında yer almaktadır. Gözler dışında baş üzerinde yer alan en önemli organlar antenler ve ağız parçalarıdır
Antenler: Böceklerde bulunan bir cifi anten baş üzerinde gözlerin önünde ve arasında yer almaktadır. Şekil ve büyüklükleri oldukça değişir ve böceklerin teşhisinde önemli bir özellik olarak ortaya çıkarlar. Antenler bir his organıdır ve dokunma, koklama ve bazı durumlarda da işitme organı olarak vazife görürler. Antenin birinci segmenti scapus,ikinci segmenti pedicel ve geri kalan segmentler ise flagellum olarak isimlendirilir. Antenin şeklini tarifte çeşitli isimler kullanılır. Bunlar; kıl gibi anten, ip gibi anten, inci gibi anten, dişli anten, tarak gibi anten,çift taraklı anten, dirsekli anten, dirsekli ve ucu topuzlu anten, ucu kıllı anten, yelpaze gibi anten, fırça gibi anten, çatallı anten ve sopa gibi anten 'dir .
Ağız parçalan: Böcek ağız parçaları tipik olarak bir labrum, 1 çift mandibula, 1 çift l. maxilla, 1 çift II. maxilla, 1 hypopharynx ve 1 epipharynx'ten meydana gelir. Bu durum farklı böcek gruplarında değişme gösterir ve teşhis ve sınıflandırmada bu özellik sık sık kullanılır. Bir böceğin ağız parçaları onun nasıl besleneceği ve zarar yapacağımda belirler. Böceklerde ağız, çiğneyici, yalayici-emici, emici ve sokucu-emici olmak üzere başlıca 4 tip altında toplanabilir. Çiğneyici ağız yapısı esas tip olup diğer ağız tipleri bunun değişikliğe uğraması ile meydana gelmiştir.
Çiğneyici ağız: Bu tipe ısırıcı veya kemirici ağız adı da verilebilir.Bu ağız tipi Orthoptera, Coleoptera, Thysanura, Collembola, Dermaptera, Mallophaga, Isoptera, Neuroptera, Mecoptera, Trichoptera takımları ile bazı Hymenopterlerde görülür. Ağız parçalarının üstü labrum (üst dudak) tarafından örtülmüştür. Bunun altında bir çift kahverenkli ve sağlam yapılı mandibula yer alır. Mandibulanm görevi besin maddesini parçalamak olduğundan iç kısımları dişlidir. Daha altta sağlı sollu bir çift birinci maxilla vardır. Birinci maxilla cardo, stipes, palpifer, lobus externus (dış çiğneyici) ve lobus internus (iç çiğneyici) kısımlarından ibarettir. Bu parçalar besinin daha ufak bir duruma getirilme işini görürler. Ağizin orta yerinde iki kısmın kaynaşması ile simetrik tek bir parça halini almış olan 2. maxilla vardır. Bu birleşik parçaya Labium adı verilir. Bunun taban kısmını altta submentum, üstte mentum ve bunun ucunu prementum teşkil eder. Prementumda palpus labialis'ler, glossa ve paraglossa yer alır. Ağız boşluğu tabanında Hypopharynx ve onun üzerinde epipharynx bulunmaktadır.
Yalayici-Emici Ağız: Arıların (Hymenoptera) çoğu besin maddelerini | şekerli eriyikler halinde ve emerek aldıklarından, ağız parçaları bu işi sağlayacak şekle dönüşmüştür. Mandibula ufalmiş fakat faaliyetini tamamen kaybetmiş değildir. Birinci maxilla palpuslan körelmiş, lobus externus
Anten tipleri: A. Kıl gibi, B. ip gibi, C. inci gibi, D. Dişli, E. Dişli, F. Ucu topuzlu, G. Dişli, H. Tarak gibi, I. Fırça gibi, J. Ucu kıllı, K. Hançer gibi, L.Yelpaze gibi, M. Lamelli, N. Dirsekli, ar; arista, as; antene ait sulcus, asc; antennal sklerite, aşk; antennai soket, fi; flagellum, ped; pediceli, scp; skapus, sty; style.
Böceklerde ağız tipleri : 1) Isinci-çiğneyici ağız: A. Maxilla, B. Başın yan enine görünüşü (hypopharinx ve diğer parçalar), C. Labium, D. Mandibula, E. Labrum, 2) Sokucu-emici ağız, 3) Muşça domestica 'nin ağız yapısı: art; mandibulanin bağlantı noktası, cd; cordo, cip; clypeus, fr; alın, g; galea, gl; dil, hyp; hipofarinx, Ibm; labium, Ibr; labrum, Ic; lacinia, Ig; ligula ip; labial palpus, Is; labial dikiş, m; çene, md; mandibula, mn; mentum, mx; maxilla, mxp; maxillary palpuslar, pgl; yan dil, phx; farinx, plf; palpifer, plg; palpiger, pmf; postmentum, ş prmt; prementum, smt; submentum, stp; stipes, ver; vertex, ant; anten, bk; gaga, buc; bukkula, l; labrum, oc; ocelli, sc; tükrük kanalı, ty; tylus, fc; besin kanalı, bk; rostrum, hst; haustellum. kalınlaşmış ve uzamıştır. Prementum, glossa ve (labial) palpuslar uzamış, paraglossa körelmiş, glossa bir hortum şeklini almıştır
Böceklerde ağız tipleri: 1) Yalayici-emici ağız 2) Emici Ağız
Emici Ağız: Kelebeklerde (Lepidoptera) görülen bu ağız tipinde labrum ve mandibula kısalmış, birinci maxilla kaynaşarak tek parça haline dönüşmüştür. Lobus internus gelişmiş hortum halini almıştır. Bu hortum istirahat halinde başın alt kısmında kıvrık olarak durur, beslenme sırasında açılarak düz bir durum alır. ikinci maxillanın sadece palpusları kalmıştır
Sokucu-Emici Ağız: Bazı böcekler bitki ve hayvan dokularını delerek besini sıvı olarak alırlar ve ağız yapıları buna özelleşmiştir. Bu tip ağız yapısına sahip böceklerde ağız yapısında çeşitli farklılıklar vardır ve bu yüzden birkaç alt tipe ayırmak gerekmektedir. Labium uzayarak bir hortum (probocis) şeklini almıştır ve böcek gruplarına göre değişen sayıda iğne bu hortum içinde yer almaktadır. 6 iğneli ağız Diptera'nın Culicidae ve Tabanidae familyalarında görülür. İğnelerin birisi labrum, ikisi mandibula, ikisi birinci maxilla ve birisi de hypopharynx 'ten meydana gelmiştir. 4 iğneli ağız Hemiptera ve Homoptera takımında görülür. Labrum ve hypopharynx 'ten meydana gelen iğneler kaybolmuştur, iki iğneli sokucu emici ağız bazı dipter 'lerde görülür 2. maxillanın meydana getirdiği hortum içinde sadece hypopharinx ve labrum'dan meydana gelen iğneler vardır. Ev sineği ( Musca domestia ) da ağız yapısı esas itibariyle bu şekilde ise de, bu iki iğnede ufalmıştır. Thysanoptera takımında ise biri sol mandibuladan ikisi maxilladan yapılmış 3 iğne bulunur .
Thorax ve Uzantıları
Böceklerin hareketi hemen tamamen thorax tarafından sağlanır. Thorax'ta bacaklar ve kanatlar yer alır. Bazı ergin böceklerde kanatlar ve birçok böceğin ergin öncesi döneminde ve birkaç ergin böcekte ise bacaklar hiç bulunmaz. Thorax 3 segmentten meydana gelmiştir, prothorax, mesothorax ve metathorax. Her thorax segmenti üstte tergum (notum), yanlarda pleurum ve altta sternum olmak üzere dört kısımdan meydana gelmiştir.
Bacaklar: Böcekler, 3 çift bacağa sahip olup her thorax segmentinde birer çift bacak bulunur. Bacak coxa, trochanter, femur, tibia ve tarsus olmak üzere 5 kısımdan meydana gelmiştir. Tarsus kısmı 1-5 segmentten meydana gelmiştir ve buna göre isimlendirilir. Tarsustaki segment sayısı böceklerin teşhisinde önemli rol oynar.
Böcek bacakları çeşitli kullanım amaçlarına yönelik olarak bir dereceye kadar değişikliğe uğramışlardır. Bu değişim genellikle bir ve üçüncü çift kaçaklarda görülür. Birinci çift bacağın değişmesi sonucu yakalayıcı bacak, Danaburnu (Orthopter )' nda görülen kazıcı bacak, bazı Hemiptera familyalarında çengelli bacak, bazı Coleopter 'lerde tutucu bacak ve bazı kelebeklerde temizleyici bacak tipleri meydana gelmiştir. Üçüncü çift bacakların değişimi ile çekirgelerde sıçrayıcı bacak, bazı Coleopterlerde yüzücü bacak , bal arısı ve polen toplayan diğer bazı arılarda toplayıcı bacak ve bazı böceklerde koşucu bacak tipleri oluşmuştur
Kanatlar: Böceklerin bacak sayısı sabit iken, kanat durumu değişiklik gösterir. Bazı böcekler 2 çift kanada sahipken bazılarında hiç kanat yoktur Kanatlar böceklerin Apterygota alt sınıfında primer olarak yoktur, yani embriyo döneminde dahi kanat izlerine rastlanmaz Pterygota da ise kanatlar genellikle iki çift olmasına rağmen, bazen bir çifttir ve bazen de tamamen yokolmuştur, yani kanatlar sekonder olarak yoktur, bu böceklerin embriyo döneminde kanat izleri görülmektedir
Kanatlar notum ve pleurum arasından vücut duvarının dışa doğru büyümesi ile meydana gelmişlerdir ve iki tabakalıdırlar. Bu tabakalar arasında kanat damarları vardır. Damarlar içerisinde trachae (solunum borucuklan) boşluğu, vücut sıvısı ve sinir kolu bulunur. Kanat damarları böceklerin teşhis ve sınıflanmasında önemli rol oynarlar ve boyuna ve enine damarlar olmak üzere ikiye ayrılırlar. Kanatlar torakstaki enine ve boyuna kasların kasılma ve uzamaları sayesinde hareket ederler. Kanatların iki çifti birlikte hareket eder ve uçuş sırasında havada 8 şekli çizer. Uçuşun kuvvet ve hızı kanatların büyüklüğü ve kanat hareketinin süratine bağlıdır.
Abdomen : Abdomen genellikle birbine benzeyen 10-12 segmentten meydana gelmiştir. Herbir abdomen segmenti dorsalde tergum ve ventralde sternumdan meydana gelmiş olup, yanları deriden ibaretir. Abdomende böcek takımlarına göre değişmekle birlikte çeşitli uzantılar vardır. Bunlardan çerçi bir çift olarak son abdomen segmentinin dorsalinden çıkar, dokunma organı olarak vazife görür. Epiproct tek olarak anüsün üstünde, paraproct bir çift olarak anüsün altında yer alır. Dişi böceklerin dış eşey organları 8. ve 9. abdomen segmentinin ventralinden çıkarlar. Bazen dış eşey organları uzamış ve yumurta koyma borusu (ovipositor) şeklini almıştır. Sokucu an ve karıncalarda (Hym. Apocrita alt takımında) bu organ bir iğneye dönüşmüştür. Erkek dış eşey organları (yan kıskaç ve aedeagus) 9. abdomen segmentinde bulunur. Odonata takımında ise 2. abdomen segmentinin ventralinde yeralir. Ayrıca çeşitli böcek takımlarının abdomeninde furcula, styli ve corniculus gibi uzantılar vardır. Bazı böceklerin larvalarında ise abdomende karın bacakları bulunur.
Böceklerde bacak yapıları: A. Melanoplus (Orth.) 'da orta bacak, B. Melanoplus 'da son tarsus segmenti ve pretarsus, C. Bazı sineklerde son tarsus segmenti ve pretarsus, D. Scudderia (Orth.) 'da arka bacak, aro; arolium, cx; coxa, emp; empodiyum, fm; femur, ptar; pretarsus, pul; pulvillus, tb; tibia, tel; tarsusa ait claw, tr; trochonter, ts; tarsus, tym; tympanum. 2. Böceklerde kanat damarları ve isimlendirilmesi
Böceklerde Anatomi ve Fizyoloji Sindirim Sistemi
Böceklerde sindirim sistemi vücut içinde ağızdan anüs'e kadar uzanan bir tüp şeklindedir. Ön, orta ve art barsak olmak üzere başlıca 3 kısımdan ibarettir. Bu kısımlar arasındaki valfler birinden diğerine besin geçişini kontrol eder. Ön barsak ağız boşluğu ile başlar ve bunu pharynx (yutak), oesophagus (yemek borusu), crop (kursak) ve proventriculus (ön mide) izler. Ayrıca sindirime yardımcı sıvıları salgılayan sindirim bezleri vardır. Kursak alınan besinin ön mideye geçirilmesini sağlar. İç kısmında bazı çıkıntılar bulunan ön mide besinin ufalanmasını sağlar. Buradan ventriculus (orta barsak yada mide)'a geçen besinler absorbe edilerek sindirilir. Mide'nin iç yüzeyindeki hücrelerin bir kısmı sindirim için gerekli enzimleri salgılarken, diğer bir kısmı sindirildikten sonra geriye kalan kısımlar art barsağa geçer. Art barsak ileum (ince barsak ), Colon (kalın barsak) ve Rectum (Göden) olmak üzere üç kısımdan ibarettir. Art barsakta az miktarda sindirim olur ve besin artiklarmdaki su alınır. Dışkı maddeleri rectum'da toplanır ve buradan dışarı atılır.
Boşaltım Sistemi
Boşaltım sistemi değişik sayıda malpighi borucuklarmdan ibarettir ve böceklerde böbrek görevini yerine getirirler. Malpighi borucuklan ön ve art barsak arasına bağlanmışlardır. Kan borucuklar etrafında akarken, başta nitrojen olmak üzere artık maddeler alınır, ileum'a boşaltılır ve buradan dışkı halinde vücuttan uzaklaştırılır. Bazı neuropter'lerin larvalarında malpighi tüpleri ipliksi madde salgılarlar.
Böceklerde Solunum Sistemi
Böceklerde oksijen kan ile taşınmak yerine, traecheae adı verilen solunum borucuklan vasıtasıyla doku ve hücrelere doğrudan taşınır ve oluşan CÛ2 yine bu yolla uzaklaştırılır. Karbondioksitin bir kısmı ise kan ile taşınarak vücut duvarı yoluyla dışarı atılır. Tracheae'ler dışarı ile vücudun yanlarında bulunan stigmalar yoluyla bağlantilidilar. Genellikle thorax 'ta iki çift abdomende ise 8 çift stigma bulunur. Bunlar meso ve metathorax ile abdomenin ilk 8 segmentinde yer alırlar. Böcekler stigmalarm açılış ve kapanışını sinir sistemleri yardımıyla kontrol ederler. Tracheae 'ler vücudun iç kısımlarında enine ve boyuna birçok dallanma göstererek tracheole adı verilen çok ince borucuklarla son bulurlar. Tracheole'ler hücrelere 02 'i ulaştırır ve oluşan C02 'in çoğunu alarak tracheae'ler yoluyla uzaklaştırılmasını sağlarlar. Bazı böcekler stigmalarmi değişik sürelerle açıp kapamak suretiyle vücuttan su kaybını engellerler. Tracheae sistemindeki hava hareketi birçok küçük böcekte basit difüzyon yoluyla olurken, büyük böceklerin çoğunda özellikle abdominal kaslar yardımıyla, aktif havalandırma şeklindedir, iç organların, kanatların ve bacakların hareketi de solunuma yardımcı olabilir.
Solunum şekilleri böcek türlerine göre değişiklik gösterir. Suda yaşayan bazı böceklerin larvaları özellikle ilk gelişme dönemlerinde vücut duvarları veya solungaçlarla solunum yaparlar. Suda yaşayan böceklerde daha değişik solunum şekilleri de vardır. Konukçularinm vücudu içinde yaşayan parazitoit böcekler, oksijeni konukçunun vücut sıvısından difüzyon yoluyla veya posterior stigmalarmi konukçunun vücut yüzeyine ve trachea'lerine uzatarak alabilirler. Böceklerin metabolizması belirli sınırlar arasındaki sıcaklığa bağlı olarak değişim gösterir. Dolayısıyla solunum hızı da çevre sıcaklığına bağlıdır.
Böceklerde Dolaşım Sistemi
Böceklerde açık dolaşım sistemi vardır. Dolaşım sistemi vücudun dorsalinde abdomenden başa kadar uzanan bir tüpten ibarettir. Tüpün abdomende kalan kısmı odaciklar teşkil edecek şekilde bölmelere sahiptir. Bu kısma kalp denir. Kalbin posterior ucu kapalıdır. Her odaciğin iki yanında ostia adı verilen yarıklar vardır. Kan bu yarıklardan kalbe girmektedir. Burada bulunan valfler kanın içeri girmesine izin verir. Ancak kan girişinden sonra kapanarak dışarı çıkmayı engeller. Ostia 'larm sayısı böcek türlerine göre değişiklik gösterir. Dolaşım sisteminin thorax 'ta bulunan ve çoğunlukla ucu açık olan kısmına aort denir. Aort baş içinde birkaç kısa dallanma gösterebilir ve kan buradan vücut boşluğuna akar.
Vücut boşluğunun anterior kısmında basınç artarken kan geriye doğru hareket eder ve dokuları yikar.Sindirim sistemi üzerinden akarken besinleri toplar ve ihtiyaç duyulan hücrelere taşır. Artık maddeler malpighi borucuklan tarafından hücrelerden alınır ve uzaklaştırılır. Kan vücut boşluğundan ostialar yoluyla tekrar kalbe girer ve kalp kasılmaları yoluyla tekrar aortdan dışarı atılır. Böcek vücudu içinde bulunan iki diyafram (dorsal ve ventral) kanın vücut içindeki hareketini yönlendirir.
Böcek kanı genellikle yeşilimsi ve sarımsı renkte, nadiren ise kırmızıdır. Vücut ağırlığının % 5- 40 'mı (genellikle % 25 veya daha az) teşkil eder. Kan sıvısı Haemolymph, kan hücreleri Haemocyte ve vücut boşluğu Haemocoele adını alır. Kanın başlıca görevleri; tuzlar, hormonlar, sindirim ürünleri ve metabolik ürünlerin vücudun bir yerinden diğerine taşınmasıdır. Ayrıca vücudun su ve tuz dengesinin korunmasında deri değiştirmede rol oynar. Kan bir depo dokusu vazifesini görür.
Böceklerde Üreme Sistemi
Böceklerde normal olarak her iki cins yani erkek ve dişi vardır ve çiftleşme üremek için esastır. Fakat karıncalar, termitler, arılar ve diğer bazı böcek guruplarında seksüel olarak gelişmemiş bireyler mevcuttur. Bu tip böceklerde, bal arılarında olduğu gibi genellikle dişi böcek üreme kapasitesine sahiptir. Nadiren görülmekle birlikte bazı böceklerde her iki cinsiyet karakterini taşıyan (Gynandromorph) bireyler vardır. Böceklerde eşey organları abdomene yerleşmiş şekildedir. Erkek ve dişi böceklerin üreme sistemleri yapısal olarak birbirlerinden bazı farklara sahiptir.
Dişi Üreme Sistemi: Dişinin üreme sistemi bir çift ovary, yumurtaların dışarıya atılmasını sağlayan bir kanal sistemi ve bazı yardımcı organlardan ibarettir. Her ovary genellikle bir grup ovariole'den meydana gelmiştir. Her ovary 'de bulunan ovariole'nin sayısı 1-200 veya daha fazla olabilmekle birlikte bu sayı genellikle 4-8 arasında değişmektedir. Yumurtalar ovariole'lerin üst kısmında meydana gelir ve oviduct'a doğru ilerledikçe olgunlaşırlar, iki oviduct posterior 'de birleşerek tek bir kanal meydana getirir. Bu kanal ise posterior 'de genişleyerek vagina 'yi meydana getirir. Vagina ile birlikte spermlerin depo edildiği bir spermatheca ve yardımcı bezler bulunur.
Erkek Üreme Sistemi: Erkek üreme sistemi dişiye benzerdir. Bir çift testis, buradan dışarı doğru uzanan bir kanal ve yardımcı bezlerden ibarettir. Her testis bir grup sperm tüpünden (folliculus) meydana gelmiştir ve spermler bu tüplerde gelişir. Herbir teslisten çıkan bir kanal (Vasa deferentia) posterior olarak tek bir kanalda (Ductus ejaculatorius) birleşirler. Bu kanalın ucunda ise çiftleşme organı olan aedeagus (penis) yer alır.Yardımcı bezler spermin taşınmasını sağlayan bir kısım salgılarda bulunurlar.
Erkek ve dişi üreme sisteminin genel yapısı bu olmakla birlikte, bu iki sistemin özeliklerinde birçok değişiklik meydana gelebilir.
Böceklerde Sinir Sistemi
Bir böceğin merkezi sinir sistemi, başta oesaephagus 'un üzerinde yer alan bir beyin, oesaephagus'un her iki yanından uzanan iki yan kol vasıtasıyla beyin'e bağlanmış olan bir suboesaephageal gonglion ve buradan vücut boyunca uzanan bir ventral sinir kordonundan ibarettir .Beyin 3 çift lob'dan meydana gelmiştir. Bu lob'lar bileşik ve basit göz, anten ve labrumu kontrol eder. Suboesaephagal ganglion ise ağız parçalarını idare etmektedir. Ventral sinir kordonu her segmentte bir çift olarak yeralan ganglionlardan meydana gelmiştir. Bazı böceklerde ganglionlar birleşmiş veya azalmış olabilir.
Böceklerde Kas Sistemi
Böcek vücudu içerisinde yüzlerceden birkaç bine kadar değişen sayıda kas vardır. Böcek kasları genel olarak enine çizgili, yarı saydam, renksiz veya grimsi kaslardır. Böcek kasları iç çıkıntılara bağlanmış durumdadır. Kaslar aynı zamanda segmentlerin birbirine bağlanmasını sağlar. Kaslar bulundukları yerlerdeki organların hareketini sağlarlar, iç organların hareketini ise özel kaslar sağlamaktadır.
Böceklerde Duygu Organları
Böcek duygu organları başlıca vücut duvarında bulunmaktadır ve çoğu mikroskobik büyüklüktedir. Herbir duygu organı genellikle tek bir uyarım tarafından harekete geçirilirler. Böcekler; mekaniksel, kimyasal, işletme, görme ve diğer bazı tiplerde duygu organlarına sahiptirler.
Mekaniksel Duygu Organları: Bu organlar dokunma, basınç, titreme vb. gibi mekaniksel uyarımları algılarlar. Dokunma kıl ve iğneleri, çan şeklinde ve kordon şeklinde duygu organları olarak 3 'e ayrılırlar. Dokunma kıl ve iğneleri özellikle anten, tarsus segmentleri ve çerçi 'de bulunur. Çan şeklinde duygu organları böcek vücudunun çeşitli yerlerinde bulunabilir. Kordon şeklinde olanlar ise vücut duvarında ve ikinci anten segmentinde yer alırlar.
Kimyasal duygular tat ve koku almadır. Bu ikisi arasındaki başlıca fark tat alma temas gerektirirken, koku belirli bir mesafeden algılanabilir. Tat alma organları başlıca ağız parçaları üzerinde yer almıştır, fakat bazı böcekler (Örneğin karıncalar, bal arıları ve diğer bazı arılar) anten üzerinde, bazıları (kelebekler, sinekler) ise tarsi üzerinde tat alma organına sahiptirler. Koklama organları başlıca anten üzerinde (bazen palplerde ve tarsi de) bulunurlar. Böceklerin kimyasal hisleri insanlara oranla oldukça hassastır; birçok böcek uzun mesafelerden (bazen birkaç mil) kokuyu algilayabilirler.Koku alma; böceklerin besinleri, uygun yumurtlama yerini, karşı cinsiyeti bulma ve çiftleşmenin gerçekleşmesinde ve sosyal böceklerde koloni teşkilinde önemlidir.
Böcekler vücutlarının değişik yerlerindeki işitme organları vasıtasıyla sesleri algılarlar.Temelde birbirlerine benzemekle birlikte 4 tip işitme organı vardır.Bunlar; tympanal organ, işitme kılları, Johnston organı ve bazı böceklerin ağız kısmında bulunan özel bir işitme organıdır. Tympanal organ bir çift olarak vücudun değişik yerlerinde bulunur ve ince bir membranla temas halindeki birden birkaç yüze kadar değişen duyu hücrelerinden ibarettir. Bu tip organlar Orthoptera, Homoptera (Cicadidae) ve bazı Lepidoptera familyalarında (Noctuidae, Geometridae; Cymatophoridae, Uraniidae, Pyralidae vs.) mevcuttur. İşitme kılları ise birçok Lepidopter larvasında ve bazı Orthopter 'lerde vardır. Sivrisineklerin antenleri üzerinde yer alan kıllar ses dalgalarıyla titreşir ve antenin ikinci segmentindeki Johnston organının sesi algılamasını sağlarlar. Diğer bir tip işitme organı ise Choerocampinae alt fam.(Lep. Sphingidae) ait böceklerin ağzında yer alır ve ultrasonik frekanstaki seslere hassastır.
Böceklerde Görme Organları : Böceklerde ışığa tepkiler a) Deri ışık alıcıları, b) Dorsal ocelli, c) Lateral ocelli veya stemma ve d) Bileşik (petek) gözler vasıtasıyla gerçekleşir. Ergin böceklerde tipik olarak bileşik gözler ve dorsal ocelli vardır, fakat bazen ikincisi mevcut olmayabilir; lateral ocelli sadece Endopterygota larvalarında mevcuttur. Karanlık yerlerde yaşayan birçok böcekte ışık alıcıları azalmış veya kaybolmuştur. Bu durum birçok ektoparazit böcekte de (Mallophaga, Siphunculata, Siphanoptera ve bazı Dipterler) böyledir.
Bazi böcekler (Lepidoptera larvaları, Periplaneta, Tenebrio larvaları) gözler ve ocelli kaldırılsa veya ışık geçirmez bir maddeyle kaplansa dahi ışığa karşı tepki göstermektedir. Bunlarda genel vücut yüzeyi ışığa karşı duyarlıdır ve alıcıların yeri belirlenememiştir. Dorsal ocelli eğer mevcut ise başın alın ve tepesi (vertex) üzerinde 3 adet 'dir ve bazen ortadaki olmayabilir. Genel bir kural olarak ocelli kanatsız böceklerde yok, kanatlılarda ise vardır. Lateral ocelli bazı istisnalar dışında sadece böcek larvalarında ve başın iki yanında bulunur. Lateral ocelli sayısı türlere göre değişir ve aynı türde bile her zaman sabit değildir. Bazı böcek gruplarında başın herbir yanında tek bir ocelli bulunurken, diğerlerinde 6-7 ve daha fazla olabilir.
Böceklerdeki en gelişmiş ve en kompleks ışık alıcıları bileşik gözlerdir ve birçok ommatidium 'dan meydana gelmiştir. Bileşik gözler ışığa duyarlılık yanında, şekillerin ayirtedilebilmesi, hareket ve uzaktaki cisimlerin görülmesine yararlar. Tepe ve yan nokta gözler ise uçuş sırasında vücudun durumunu düzenlemek ışık ve cisimleri algılamak, gece görmek, kısmen renkleri algılamak ve mesafe tahmininde işlev görürler. Böcek gözleri 2540-7000 °A dalga boyu arasındaki ışığı algilayabilirler.Bazi renklere karşı daha hassastırlar (özellikle kısa dalga boylu olanlara).
Böceklerde Diğer Duygu Organları: Böcekler genellikle iyi gelişmiş bir sıcaklık duyusuna sahiptirler. Bu organlar bütün vücut yüzeyine dağılmışlardır fakat daha çok anten ve bacaklar üzerinde yer alırlar. Bu organlar muhtemelen ısı alıcıları olarak özelleşmişlerdir. Bazı böcekler iyi gelişmiş nem duyusuna sahiptirler, fakat bunların çalışma sistemi üzerinde çok az bilgi vardır.
Böceklerde Ses Çıkartma Organları
Böceklerin en ilginç davranışlarından biriside ses çıkarmalarıdır. Fazla sayıda böcek sahip oldukları özel yapılar vasıtasıyla ses çıkarırlar, fakat bunların çok azı (Çekirgeler, Ağustos böcekleri vs.) insanlar tarafından işitilir. Ses birçok böceğin davranışında önemli bir rol oynar. Böcekler başlıca birkaç şekilde ses meydana getirirler; (1) Vücudun bir kısmını diğer bir cisme vurarak, (2) Vücudun bir parçasının diğer bir parçasına sürtme ile, (3) Kanatların veya göğüs duvarının titretilmesiyle, (4) Kas yardımı ile özel bir zarın titretilmesiyle, (5) Hava çıkarma yoluyla ses meydana getirirler.
Böceklerde Işık Organları
Böcekler tarafından ışık çıkartılması nispeten az böcek türünde görülür. Bazı böcekler sahip oldukları özel organlarla, bazıları ise ışık yayan bakteriler veya yedikleri ışık yayan besinler vasıtasıyla bu özelliğe sahiptirler. Gerçek ışık yayan böcekler Coleoptera takımının Lampyridae ve Cantharidae familyalarına bağlı bazı cinsler ile Elateridae familyasının Pyrophorus ve Photophorus cinslerinde yer alırlar. Ayrıca Mycetophilidae familyası (Diptera) böceklerin larvaları, Collembola takımı, Fulgaridae (Homoptera) ve bazı diğer böcek takımları da ışık çıkarma özelliğine sahiptirler. Işık çıkarma organlarının türlerdeki hacmi, şekli ve yeri cinsiyete ve gelişme dönemlerine bağlı olarak değişiklik gösterir.
Böceklerde Salgı Organları
Böceklerin salgı bezleri bir veya daha fazla salgı hücrelerinden meydana gelmiştir. Meydana gelen salgılar vücut içinde kullanılır veya vücuttan dışarı atılır. Başlıca 2 tip salgı bezi vardır; Exocrine salgı bezleri bir kanal veya deliğe sahiptir, salgılarını vücut dışına veya vücut içindeki bazı organların içine boşaltır Endocrine salgı bezleri ise bir kanala sahip değildir ve salgıları (hormonlar) genellikle diffüzyon yoluyla kana ve oradan da vücudun diğer kısımlarına taşınır.
Exocrine salgı bezleri: Normal epidermis hücreleri, midenin salgı yapan hücreleri ve Malpighi tüpü hücrelerinin hepsi birer salgı hücresidir. Ancak bunlardan daha önceki kısımlarda bahsedilmiştir. Başlıca exocrine bezleri (1) Mum bezleri (2) Kafaiçi bezleri (3) ipek bezleri (4) Piskoku bezleri (5) Çekici koku bezleri ve (6) Zehir bezleridir. Mum bezleri çoğunlukla Homoptera takımı böceklerde görülür. Çoccoidea üst familyasına (Homoptera) giren böceklerde salgı bezlerinin faaliyeti sonucu vücut ince bir tabaka ile veya tozumsu veya ipliksi salgılarla kaplanmıştır. Aphidoidea üst familyası böceklerde de buna benzer salgılar yapılır. Ayrıca Coleopfera (Coccinellidae) ve Hymenoptera
(Tenthredinidae) takımından bazı böceklerde de bu tip salgılara rastlanır. Yine bazı Homoptera (Lacciferidae) türleri tarafından meydana getirilen reçineli salgı da bu grup içindedirler. Isoptera takımında bulunan özel frontal bezler ve bazı türlerdeki küçük antenal bezlere ilave olarak, böcek başında birkaç çift bez vardır Bunlar mandibula, maxilla ve labium salgı bezidir. Lepidoptera larvalarında mandibula ve labium bezleri ipek bezlerine dönüşmüşlerdir. Diğer bazı böceklerde ise ipek maddesi başlıca bezler tarafından üretilir. Coleoptera ve Neuroptera larvalarında ipek malpigi borucuklan tarafından, bazı böceklerde deri salgı bezleri ve dişi cinsiyet organı tarafından meydana getirilir. Bazı böcekler vücutlarının değişik yerlerinde bulunan bezlerden pis kokular çıkararak kendilerini düşmanlarından korurlar. Bu bezler en fazla Hemiptera'larda ve bazı Coleoptera ve Lepidoptera'larda bulunur. Bazı böcekler diğer bir birey için cezbedici feromonlar salgılayan bezlere sahiptirler. Feromonlar çeşitli böcek davranışları üzerine etkilidirler (toplanma, karşı cinsi bulma, işaretleme, alarm). Zehir bezleri en iyi Hymenoptera takımının Apocrita alt takımında gelişmiş ve ovipozitörün değişmesiyle meydana gelen sokucu iğne ile birleşmiş durumdadır. Bazı Lepidoptera larvalarında (Megalopygidae, Eucleidae, Saturniidae, Arctiidae ve Lymantridae) deride bulunan zehir bezleri vücut üzerindeki kıllarla bağlantılıdır.
Endocrine Salgı Bezleri: Endocrin salgı bezleri vücudun değişik yerlerinde bulunur ve vücudun fizyolojisi üzerine etki eden hormonlar salgılarlar. Başlıca endocrine bezleri (1) Beyin içi salgı bezi (2) Prothorax salgı bezi (3) Corpora cardiaca ve (4) Corpora allata'dir. Beyiniçi ve prothorax salgı bezinin deri değiştirme ve metamorfaza, Corpora cardiaca 'nin kalp ve barsak kaslarının kasılması, Corpora allata 'nin ise gelişmenin uyum içinde olmasını sağlayan gençlik hormonu (juvenil hormon) üzerine etkili olduğu bilinmektedir.
Böceklerde Üreme ve Gelişme
Böceklerde genellikle her iki cinsiyet de bulunur ve üreme için çiftleşme gereklidir. Bununla birlikte bazı böceklerde döllenme olmadan da dişi böcek yumurta meydana getirme kapasitesine sahiptir. Bu durumda iki ayrı şekilde üreme mümkündür:
- Amphigonie (Döllenmiş yumurta ile üreme)
- Parthenogenie (Döllenmemiş yumurta ile üreme)
Döllenmiş Yumurta ile Üreme: Böceklerin birçoğu bu şekilde ürerler Çiftleşme neticesinde erkek böceğin spermleri dişiye trasfer edilir ve spermler dişideki olgunlaşmış yumurtaları döllerler. Spermler dişiye serbest olarak veya protein yapısında bir kese veya spermatophore denen sperm paketleri halinde nakledilebilir. Spermler dişide spermatheca, vagina veya bursa copulatrix içinde depolanıp belirli bir zaman süresince kullanılabilir. Bazı böcek takımlarında (Thysanura, Collembola) çiftleşme olmadan spermtransferi yapılabilir. Böceklerdeki çiftleşme sayısı da türe ve cinsiyete göre değişiklik gösterebilir. Bazı böcekler bir, bazıları ise birden fazla çiftleşme özelliğine sahiptir.
Döllenmemiş Yumurta İle Üreme: Bu üreme şekli bazı böceklerde görülür ve 3 ayrı tipini görmek mümkündür.Dişilerin bıraktığı döllemsiz yumurtalardan sadece erkek yavrular meydana gelir (Arrhenotokie). Döllemsiz yumurtalardan sadece dişi yavrular meydana gelir (Thelytokie) ve döllemsiz yumurtalardan her iki cinsiyette yavrular gelebilir (Amphitokie). Döllemli ve döllemsiz yumurta ile üreme dışında bir kısım özellikleri nedeniyle bunlardan ayrı diğer bazı üreme şekilleri de vardır.
Viviparity : Böcekler genellikle üreme için yumurta meydana getirirler (oviparite). Embriyonik gelişmenin ebeveyn dişi içinde olması ve böylece dışarı yerine larva veya nimf doğurulmasma Viviparity denir. Bu tip canlı doğurmanın birkaç şekli vardır. Yavru dişi böceği hiç beslemeden terkederse buna Ovoviviparity denir. Tipik Viviparity 'de larva ana vücudunu terketmeden bir süre beslenir. Böceklerde diğer bazı özel Viviparity şekilleri de mevcuttur.
Paedogenesis: Çok az böcek türü ergin hale gelmeden yumurta meydana getirme ve döllemsiz üreme yeteneğine sahiptir. Bu tip çoğalma bazı Coleoptera ve Cecidomyiidae (Dip.) türlerinde görülür.
Polyembriony: Bu durumda tek bir yumurtadan iki veya genellikle çok daha fazla embriyo meydana gelir. Bu tip çoğalma bazı asalak Hymenopterlerde (Encyrtidae, Braconidae, Platygasteridae, Dryinidae) ve bazı Acrididae (Orthoptera) 'terde görülür.
Heterogony: Döllemli ve döllemsiz çoğalma şekillerinin birbirini izlemesi şeklinde çoğalmadır. Bazı Aphididae ( Homoptera ) ve Cynipidae ( Hym.) türlerinde görülür. Aphididae familyası türleri yaz boyunca döllemsiz olarak çoğalırlar. Sonbaharda erkek ve dişi bireyler meydana gelir. Bunlar çiftleştikten sonra kışlık yumurtayı meydana getirirler.
Hermaphroditism: Aynı bireyin hem erkek hem de dişi cinsel hücrelerine sahip olması ve bunlardan yavruların meydana gelmesidir. Hermaphroditismus böceklerde nadiren görülür. Aynı bireyde meydana gelen yumurta genellikle o bireydeki spermler tarafından döllenir. Bazen ise yumurta döllenmeden gelişir. Yumurtayı dölleyecek spermler nadiren çiftleşme ile erkeklerden alınırlar. Bu durum bazı Coccoidea (Homoptera) ve Isoptera türlerinde görülür.
Böceklerde Gelişme ve Başkalaşım
Bütün böcekler yumurta vasıtası ile ürerler. Gelişmeleri sırasında birçok böcekte önemli değişmeler görülür ve belirli evreleri geçirdikten sonra ergin olurlar.
Yumurta dönemi: Böcek yumurtalarının şekli ve sayısı türlere göre değişiklik gösterir.Yumurtalar oval, daire, disk vb. şeklindedir. Sayıları genellikle 100-200 olmakla birlikte çok daha fazla olabilir. Böcek yumurtaları renk bakımından da büyük değişiklikler gösterirler ve gelişmenin ilerlemesiyle birlikte yumurta renginde değişme meydana gelebilir. Yumurtalar bazen tek tek, bazen ise kümeler halinde, yumurtadan çıkacak genç larva için en uygun koşullara sahip yerlere bırakılırlar
Embriyonik gelişme yumurtlamadan hemen sonra başlar veya gelişme kısmen veya tamamen ebeveyn böcek içinde olabilir. Yumurta döneminin süresi türlere göre oldukça değişkendir. Bu süre bir kaç saat ile bir kaç yıl arasında değişiklik gösterebilir. Embriyo gelişmesinden sonra yavru yumurtadan dışarı çıkar.
Böceklerde Başkalaşım: Çoğu böcekler postembriyonik gelişme sırasında çeşitli değişiklikler gösterirler. Böceğin farklı biyolojik dönemleri tamamen birbirine benzemez. Ergin döneme geçmek amacıyla meydana gelen bu değişmelere başkalaşım (metamorphosa) denir. Genç böcek yumurtadan çıktığında oldukça küçüktür. Beslenme ile birlikte böcek büyümeye başlar ve sonuçta integument (deri) dar gelir. Büyüme ve gelişmeye devam edebilmek için böceğin periyodik olarak deri değiştirmesine ihtiyaç vardır. Böylece böcek bir seri büyüme döneminden geçerek büyür. Deri değiştirme sayısı böcekler arasında farklılık göstermekle birlikte aynı tür böcekte hemen hemen sabittir. Böcekler genellikle 5 veya 6 deri değiştirirler.
Böceklerin tamamında aynı tip başkalaşım görülmez. Farklı böcek takım ve familyalarında farklı başkalaşım görülebilir. Bu bakımdan başkalaşım beş ayrı tipte incelenebilir
Ametabola (Paleometabola): Larvalar tam anlamıyla ergine benzer, dolayısıyla metamorfaza yoktur. Bir deri değiştirmeden sonra böcek ergin döneme geçer. Bu başkalaşım şekli Apterygota'ya ait böceklerde görülür.
Neometabola: Larvaların ergin olabilmesi için bir veya iki uyuşuk ara dönem geçirmesi gereklidir. Fakat bu ara dönemlerde larva dönemine ait organlar kaynaşmamiştir. Bu şekildeki başkalaşım Thysanoptera takımı ve Homoptera takımının Phylloxeridae, Aleyrodidae familyaları ve Coccoidae üst familyasında (yalnız erkeklerde) görülür.
Hemimetabola (Heterometabola): Larvalar ergine benzer, fakat kanatları yoktur, vücut bölümleri ergindeki büyüklük orantısında değildir. Larva dönemleri değiştikçe kanatlar belirir ve bölüm orantısı düzene girer. Bu tip başkalaşım Orthoptera, Hemiptera takımlarında ve birçok Homoptera familyasında görülür
Holometabola: Tam başkalaşım denilen bu tipte larvalar ergin olmadan önce gerçek bir pupa dönemi geçirirler. Bu dönemde larvanın iç organları kaynaşır ve ergine özgü şekillere dönüşür. Ayrıca bu devre zarfında böcek hareket ve beslenmeden kesilir, bütün fizyolojik faliyetleri azalır. Bu tip başkalaşım Neuroptera, Diptera, Coleoptera, Lepidoptera ve Hymenoptera takımlarında görülür.
Hypermetabola (Polymetabola): Coleoptera'nm bazı familyalarında Mantispidae (Neuroptera), bazı Coccoidae (Homoptera) erkeklerinde, Stresiptera takımında ve bazı Diptera türlerinde görülen bir başkalaşım şeklidir. Bu tip başkalaşımda değişik yapıdaki larva dönemleri arasında bir yalancı pupa dönemi vardır.
Bazı kaynaklarda ilk üç tip Hemimetabola, son iki tip ise Holometabola başkalaşım başlığı altında incelenmektedir.
Larva Dönemi ve Tipleri: Larva çoğunlukla ergin böceğe benzemez Şekil ve yapı bakımından çeşitli farklılıklar görülür. Yumurtadan yeni çıkar larvalar oldukça küçüktür. Beslenmeyi takiben büyür ve deri değiştirme yoluyi çeşitli dönemleri geçirir ve ergin böceğe dönüşürler.
Tam başkalaşım gösteren böcek larvalarını başlıca 4 ayrı tipe ayırmak mümkündür
- Kampodeid (Campodeid) Larva: Vücut uzun biraz yassı, çerçi ve anten genellikle iyi gelişmiş, thorax bacakları gelişmiş ve larva genellikle aktiftir. Bu tip Neuroptera, Trichoptera ve birçok Coleoptera'da görülür.
- Manas Tipi Larva: Genellikle kıvrık baş iyi gelişmiş, thorax bacaklar-mevcut fakat abdomende bacak yoktur. Nispeten inaktif ve hareketsizdir. Bu tıp larva bazı Coleopter'lerde (Örneğin Scarabaeidae) görülür.
- Bacaksız larva: Vücut uzun, bacak yoktur. Bacak gelişmiş, ufalmiş veya hemen tamamen kaybolmuş olabilir. Bu tip larva Diptera, Siphonaptera, Hymenoptera (Apocrita) ve bazı Coleoptera ve Lepidoptera türlerinde görülür.
Tırtıl: Vücut silindirik, baş iyi gelişmiş, torax ve abdomen bacakları mevcuttur. Bu tipi kendi arasında üç alt tipe ayırabiliriz.
- (a) Gerçek tırtıl: 3 çift thorax bacağının yanında abdomende 5 çift yalancı bacak vardır. Bunlar abdomenin 3-6 ve son segmentinde yer alır. Lepidoptera takımı tırtılların çoğu bu tiptedir.
- (b) Mühendis tırtıl: 3 çift thorax bacağından başka abdomenin 6. ve 9. segmentinde yalancı bacak vardır. Bu tip Geometridae (Lep.) familyasında görülür.
- (c) Yalancı tırtıl: Abdomende 6-8 çift yalancı bacak vardır ve bunların ilki abdomenin ikinci segmentinde yeralir. Gerçek tırtılda ise bu üçüncü segmenttedir. Hymenoptera takımının Symphyta alt takımında görülür.
Pupa ve pupa tipleri: Tam başkalaşım (Holometabola) gösteren böceklerde larva dönemini takiben bir pupa dönemi vardır. Bu dönemde iç organlar kaynaşarak ergine özgü şekiller alırlar. Böcekler bu dönemleri genellikle kuytu yerlerde geçirirler ve bir nevi uyku halindedirler. Başlıca üç pupa tipi vardır (Şekil 9.2).
Mumya pupa : Vücut uzantıları (bacak , anten ve kanat izleri ) vücuda az çok yapışıktır . Bu tip Lepidoptera ve Diptera (Nematocera) da görülür. Pupa gömleği yırtılarak içinden ergin çıkar. Bazı Lepidopter'ler son larva döneminde koza örer ve bunun içinde pupa olurlar.
Serbest pupa: Vücut uzantıları vücuda yapışık değil, serbesttir Sanki ergin böcek mumyalaşmiş gibidir. Diptera ve Lepidoptera hariç tam başkalaşıma sahip böceklerin çoğunda bu tip pupa görülür.
Fıçı pupa: Serbest pupaya benzer, ancak son larva derisi sertleşmiş ve düzgün yüzeyli bir kılıf meydana getirmiştir. Bu koruyucu kılıfa puparium denir. Diptera'lann çoğunda bu tip pupa görülür.
Gelişme Üzerine Diğer Bilgiler
Ergin Dönem: Yumurtadan çıkan larva beslenme sonucu büyür ve ergin hale gelir. Ergin hale gelen böcekte büyüme ve gelişme görülmez. Ergin dönemi süresine böcek ömrü denir. Bu süre türlere göre oldukça değişiklik gösterir. Ömrü en kısa böcekler olan Ephemeroptera'lar 1-2 gün, uzun olan balansı, karınca, termit kraliçeleri 5-15 yıl yaşarlar. Ergin ömrü özellikle ergin dönemde zararlı olan ve larva dönemine karşı savaşımın zor olduğu böcekler bakımından önemlidir. Böceklerde uçuşun başlama sona erme ve en çok uçuş zamanın saptanması birçok böceğe karşı yapılacak savaşımda önemli bir kriterdir. Bazı böceklerde pupa, hatta son larva döneminde yumurtalıklarda yumurta olgunlaşmıştır ve çiftleşmeyi müteakiben yumurta bırakılır. Bazı böceklerde ise bir süre beslenmeden sonra yumurta olgunluğu ve gelişme tamamlanır ve yumurtlama başlar. Bu beslenmeye olgunlaşma yemesi denir. Ergin böceğin çiftleşmeye kadar geçirdiği süre, çiftleşme süresi, çiftleşme sonrası ömrü, yumurtlama süresi ve şekli, çiftleşme sayısı, uçuş mesafesi gibi özellikleri böcekler arasında değişiklik gösterir. Ayrıca bu tip özellikler üzerine sıcaklık, nem, ışık vb. faktörler etkili olabilmektedir.
Biyolojik Dönem: Böceklerin yaşamları boyunca geçirdikleri yumurta-larva-pupa (varsa)- ergin dönemlerin herbiri birer "biyolojik dönem veya evre" 'dir. Hemimetabol böceklerde 3 (yumurta- nymph - ergin), holometabol böceklerde 4 (yumurta - larva - pupa - ergin) biyolojik dönem vardır.
Gelişme Dönemi: Bir böceğin yumurta döneminden başlayıp ergin hale gelinceye kadar geçirdiği süredir. Gelişme dönemi bakımından böcekler arasında farklılık vardır. Bu süre birkaç hafta veya yıl gibi birbirinden oldukça farklı değerlerde olabilir.
Döl (generasyon): Bir böceğin yumurta döneminden başlayarak tekrar yumurta dönemine gelmesine bir döl (Nesil) denilir. Böceklerin döl sayısı başta sıcaklık olmak üzere çevre faktörlerince etkilenir. Bazı böcekler yılda bir döl (univoltine), bazıları 2 (bivoltine) veya 3 (Trivoltine) döl verirler. Daha fazla döl veren türler (Multivoltine) de vardır. Bazı böcekler ise bir döl vermek için bir yıldan daha uzun zamana ihtiyaç duyarlar.
Kışlama Dönemi: Bazı böcekler uygun iklim şartlarında sürekli gelişir ve döl verirler. Bazı böcekler ise kışı çeşitli biyolojik dönemlerde (yumurta, larva, pupa, ergin) geçirirler. Bu durum türler arasında değişim göstermekle birlikte aynı tür için değişiklik göstermez.
Diyapoz (Diapause): Kelime olarak ara verme veya dinlenme-duraklama anlamına gelir. Böcekler hayatlarının belirli dönemlerinde faaliyetlerine ara verirler ancak, her duraklama diyapoz değildir. Uygunsuz şartlar yüzünden görülen duraklamaya kuyessens denir ve şartlar uygun olduğunda ortadan kalkar. Diyapoz ise uygunsuz şartların etkisinde dolaylı olarak kalır ve şartlar uyguna dönüştüğünde belirli fizyolojik olaylar tamamlanmamış ise böcek gelişmesine devam edemez.
Böcek takımları
Bugün Dünya'da bir milyondan fazla hayvan türü vardır ve böcek türlerinin sayısı diğer bütün hayvan türlerinden bir kaç kat daha fazladır. Böcekler hayvanlar alemi içinde Arthropoda şubesine bağlı Hexapoda (insecta) sınıfını teşkil ederler. Hexapoda sınıfı iki gruba ayrılır. Bunlar Entognatha ve insecta 'dır. Bazı kaynaklar Hexapoda 'y1 Apterygota ve Pterygota diye iki alt sınıfa ayırırlar.
Alt Sınıf : Apterygota ( Kanatsız Böcekler)
Bu alt sınıf küçük, kanatsız, primitif böcekleri içine alır ve atalarının kanada sahip olduğuna dair hiçbir delil yoktur. Bu alt sınıf içinde 5 takım yer alır. Bunlar; Protura, Microcoryphia, Thysanura, Diplura ve Collembola 'dır. Bu böcekler genellikle birkaç milimetre boyundadır ve topraktaki organik artıklarla beslenirler. Bununla birlikte Collembola takımına bağlı az sayıda tür bazen bahçe, sera ve mantar bahçelerinde zararlı olabilir (Şekil 10).
Alt Sınıf: Pterygota ( Kanatlı Böcekler)
Genellikle iki çift kanat olmakla birlikte bazen bir çift olabilir veya hiç kanat bulunmayabilir Ancak Apterygota'da kanatlar primer olarak, Pterygota da (eğer yoksa) sekonder olarak yoktur. Yani embriyo döneminde kanat izleri bulunmakla birlikte kanatlar gelişmemiştir
Diğer sınıflandırmaya göre ise;
Grup: Entognatha; Protura, Collembola ve Diplura takımlarını içine alır. Bu takımlarda ağız parçaları başın ön kısmında torba şeklinde bir yapının içindedir.
Grup: insecta; Geri kalan bütün takımları içine almaktadır. Ağız parçalan başın alt-önünde ve açıktadır.
Bitki zararlısı böceklerin hemen tamamına yakını insecta içinde yer alır. Burada önemli takımlar üzerinde ve bu takımlarda yer alan önemli bitki zararlıları üzerinde durulacaktır.
TAKIM : ORTHOPTERA ( Düz Kanatlılar)
İki çift kanat olmakla birlikte, bazen ortadan kalkmış veya iz halindedir ön kanatlar parşömen şeklinde ve belirgin damarlı, arka kanatlar zar şeklinde ve dinlenme halinde yelpaze şeklinde katlanmıştır. Ağız parçalan çiğneyicidir. Başkalaşım Hemimetabola'dir ve bir çift çerçi mevcuttur. Genel olarak dişilerin abdomen sonunda yumurta koyma borusu vardır. Çekirgeler, Peygamber develeri ve Hamamböcekleri bu takım da yer alır. Fazla sayıda tür olması yanında, birçok zararlı türü içermesi bakımından da en önemli böcek takimlanndandir.
Tarla Çekirgeleri (Orthoptera: Acrididae)
Fas çekigesi (Dosiostaurus maroccanus), İtalyan çekirgesi (Calliptamus italicus), Madrap çekirgesi (Locusta migratoria) ve Çöl çekirgesi (Schistocerca gregaria) en tanınmış türlerdir. Yazın yumurtalarını toprağın 4-5 cm derinliğine bir yüksük içinde bırakır ve kışı bu dönemde geçirirler. Yumurta yüksüklerinin şekli ve yumurta sayısı türlere göre değişir. Nisan-Mayis aylarında yumurtalar açılır. Hemen her türlü bitkiyi yemek ve kesmek suretiyle zararlı olurlar. Özellikle genç bitkilerde zarar çok yüksek olmaktadır. Tek ve çok yıllık bitkilerin her ikisinde de zarar yapabilmektedirler. Madrap çekirgesi 2 döl, diğer türler ise 1 döl vermektedir
Yeşil Çekirgeler (Orthoptera: Tettigoniidae)
Isophya spp., Poecilimon spp. ve Platycleis intermedia en sık rastlanılan yeşil çekirgelerdir. Yumurtalarını tek tek toprağa ve çeyirlara bırakırlar. Yumurtalar Mart-Nisan aylarında açılır. Buldukları hemen hertürlü çayır ve kültür bitkisi ile beslenirler.
Çekirgelerle mücadele toplu haldeki yumurtlama yerlerinin sürülerek yumurtaların yok edilmesi ve yoğun olduklarında bunların topluca hareket ettikleri dönemde, genellikle Nisan-Mayis aylarında ilaçlama yoluyla yapılır. Mücadele zamanı türe, coğrafi bölgelere ve iklim şartlarına bağlı olarak değişir.
Danaburnu ( Gryllotalpa gryllotalpa , Orthoptera: Gryllotalpidae)
Oldukça iri ve uzunca, 4-5 cm boyunda esmer-koyukahverengi renkte, ön bacakları kısa ve kazıcı tipte, abdomen sonlarında bir çift uzantıları bulunan oldukça polifag olan bir zararlıdır.
Zararlı 1 dölünü iki yılda tamamlar. İlkbaharda toprak sıcaklığının artması ile birlikte ergin ve nimfler harekete geçer. Özellikle bitkilerin toprakalti organları ile beslenmeye başlarlar. Dişiler yumurtalarını toprak içine gruplar halinde bırakırlar. Bir dişi ortalama 400 yumurta koyar. Ergin ve nimfler toprak içinde galeri açarken rastladıkları bitkisel organları yer ve keserler. Özellikle fideliklerde büyük zarar verirler. Hemen her türlü bitkide zarar yaparlar.
Mücadelesi: Bulaşık tarlalara 20 cm en ve derinliğinde 4-5 m uzunluğunda hayvani gübre yatakları yapılır. Kışın açılarak kışlamak üzere buralarda biriken zararlılar imha edilir. Ayrıca genellikle Mayis-Haziran aylarında kepekle ilacın karıştırılması ile yapılan zehirli yemler akşam üzeri bitkilere temas etmeyecek şekilde toprak üzerine serpilir. İlaçlı yem uygulaması mümkünse sulamadan veya yağışlardan sonra yapılmalıdır.
TAKIM: THYSANOPTERA (Kirpikkanatlilar)
Küçük boyda, silindir vücutlu böceklerdir. Boyları genellikle 0.5-2 mm arasında değişir. Diğer böceklerden en önemli farkı kanatlarının özel bir yapıya sahip olmasıdır. Türlerinin çoğunun kanatları kirpik şeklindedir. Ovipozitör var veya yoktur. Bu bakımdan Terebrantia (ovipozitörlüler) ve Tubilifera (ovipozitörsüzler) olmak üzere 2 alt takıma ayrılır. Koşullar uygun olduğunda bir yıl içinde pek çok nesil verirler.
Tripslerin büyük bir kısmı bitkilerle beslenir. Bununla birlikte fungusla, ölü bitki materyali ile beslenen ve avcı olan türleri de vardır Ağız yapısı sokucu emicidir. Bitki özsuyunu emmek sureti ile olduğu gibi nadirende olsa bitkiye toksik madde salgılamak ve bazı hastalıkları taşıma vasitasiylada zararlı olurlar.Burada ülkemizdeki önemli familya ve türler üzerinde durulacaktır.
Thrips'ler (Thripidae,)
Bu takımda birçok zararlı tür yeralmakla beraber bunların en önemlisi Tütün thripsi (Thrips tabaci) 'dir. Ergin thrips'ler yaklaşık 1-2 mm boyda sarı veya esmerimsi renktedir. Kanat kenarları kirpik şeklinde saçaklıdır. Kışı ergin halde bitki üzerinde veya toprakta geçirirler. Genelde polifag zararlıdır. Meyve, sebze ve bağlarda zararlı olan türleri vardır.
Bitki özsuyunu emerek zararlı olurlar. Beslenmeleri sonucu bitkide solgunluk, renk değişmeleri ve verimde düşüş görülür. Bitkilerin yaprak, tomurcuk, çiçek ve meyve gibi çeşitli organlarında beslenebilirler.
Mücadelesi: Doğrudan kimyasal mücadele çoğu zaman gerekli olmaz. Diğer zararlılara karşı yapılan mücadele bunlara da etkili olur.
TAKIM: HEMİPTERA (Yarım kanatlılar)
Ağız parçaları sokucu-emici, hortum serbest ve hemen her zaman başın ön kısmından çıkar. Antenleri 4 veya 5, nadiren 3 segmentlidir. Kanatlar istirahat halinde iken vücut üzerine çoğunlukla yatay olarak katlanmış haldedir. Nadiren çatı yapar. Ön kanatların dip yarısı kitinleşmiş, derimsi bir durum almış, uç yarısı zanmsi bir yapıdadır. Boyları genellikle 2-11 cm arasında değişir. Pronotum ve Scutellum genellikle geniştir. Labium'un meydana getirdiği hortum baş ve toraksın ventralinde bulunur ve genel olarak 3. çift bacakların dibine kadar devam eder ve içinde 4 iğne bulunur.
Halen dünyada 40.000 den fazla türünün olduğu bilinmektedir.Bir çoğu bitkilerle beslenirken avcı olan türleri de vardı r. Bazı lan ise ektoparazittir. Bunlar insanlar dahil bazı canlıların kanını emerek beslenirler. Çoğunlukla karada yaşamakla beraber, suda yaşayan türleride vardır. Bitkilerde beslenen türler bitkilerin meyve, çiçek, tohum, yaprak, dal ve sürgünlerinde sokup emerek önemli oranda zarara neden olabilirler. Bu takım içinde bitkilerde zararlı birçok önemli tür yer alır. Burada önemli familya ve türleri üzerinde durulacaktır.
Süne (Eurygaster integriceps, Hemiptera: Scutelleridae)
Genel olarak toprak renginde ve ergin olduğunda 1-1.5 cm boydadır. Kışı 1200-1600 metre yükseklikteki dağlarda bazı yabani bitkilerin altlarında ergin dönemde geçirirler. İlkbaharda ovalara doğru göçederek kardeşlenme dönemindeki bitkileri kökboğazma yakın yerden emerek sapların sararip kurumasına ve başak bağlamamasına neden olurlar. Bu zarara Kurtboğazı denir. Kışlamış erginler başaklar henüz yaprak kılıfı içinde iken, çiçek ve tane bağlama dönemlerinde sapları emerek kurumalara ve tane bağlamamaya neden olurlar. Bu zarara da Akbaşak denir.
Süt olumu döneminde yeni neslin nimfleri taneleri sokup emerek beslenirler. Bu taneler çimlenme özelliğini ve ekmeklik-makarnalik değerlerini kaybederler. Ergin hale geldikten sonra tekrar yükseklerdeki kışlaklara doğru hareket ederler.
Başlıca konukçulan buğday, arpa, çavdar, yulaf ve bazı Graminae'lerdir Ülkemizin hemen her yerinde bulunur.
Mücadelesi: Erkenci buğday çeşitlerinin yetiştirilmesi, erken ekim, erken hasat ve yabancı otlarla mücadele tavsiye edilir. İlaçlı mücadele genellikle 1-3 dönem nimflere karşı yapılır ise de kışlamış erginlere karşı da yapılabilir.
Kımıl (Aelia rostrata, Hemiptera: Pentatomidae)
Erginler yaklaşık 1 cm boyda ve kirli san renktedir. Kışı ergin dönemde 1500-2000 metre yükseklikte kışlak adı verilen dağ ve tepelerde meşe, geven gibi bitkilerin altlarında, toprağın 4-8 cm derininde geçirirler, ilkbaharda havaların ısınması ile ovalara doğru inerler. Başaklı ve gelişmiş ekinler üzerinde 10-15 gün beslendikten sonra 12-18 yumurta içeren yumurta paketlerini bitki üzerine bırakırlar. Bir dişi 150-180 yumurta bırakabilir. Yumurtadan çıkan nimfler beslenerek ergin olur ve tekrar kışlaklara çıkarlar.
Kışlaktan inen erginler kardeşlenme döneminde bulunan hububatı kök boğazı üstünden emerek Göbek Kurusu zararını yapar. Bu bitkiler başak bağlayamaz. Ayrıca bu erginler başaklanma döneminde başak sapını emerek bitkinin tane bağlamasına engel olurlar. Bu zarara Akbaşak zararı denir. Kimılın III-V. dönem nimf ve yeni nesil erginleri tanelerde beslenerek içini boşaltırlar. Bu zararlı özellikle Orta Anadolu'da yaygındır. Buğday, arpa ve yabani graminelerde beslenir.
Sorhocam.com 2014 yılında Ziraat Mühendisi Arafa KARAÇELEBİ tarafından kurulmuş olup herkesin faydalanabilmesi için ücretsiz olarak hizmet vermektedir.
Bitki hastalıkları, bitki zararlıları, yabancı otlar, şifalı bitkiler, arıcılık, bayilik sınavı notları, bayilik sınavı soruları, online testler, kimyasal analiz yöntemleri, bitki besleme ve gübreleme, tarımsal destekler, peysaj ve süs bitkileri, kimyasal analiz yöntemleri, hijyen eğitimi, pest kontrol yöntemleri