• notifications1
  • menü

Bugün : 20 Nisan 2024 Cumartesi

Sera Gazları Ve Etkileri Nelerdir?

Sera Gazları Ve Etkileri Nelerdir?

Sanayi devriminden beri, özellikle fosil yakıtların yakılması, ormansızlaşma ve sanayi süreçleri gibi çeşitli insan etkinlikleri ile atmosfere salınan sera gazlarının atmosferdeki birikimlerindeki hızlı artışa bağlı olarak, şehirleşmenin de katkısıyla doğal sera etkisinin kuvvetlenmesi sonucunda, yeryüzündeki ve atmosferin alt bölümlerindeki (alttroposfer) sıcaklık artışına “KÜRESEL ISINMA” adı verilmektedir.

Küresel Isınma
Küresel ısınmanın gerçekleşmesi temelde güneşten gelen ışınlarla dünyanın ısınmasına dayanıyor. Dünyanın uzaydaki konumu, güneşe olan uzaklığı, eğikliği, dönüş açısı ve hızı gibi faktörler, güneş ışınlarının yer küreye enlemler boyunca farklı eğim açılarında ulaşmasına neden oluyor. Bu farklılıklar sayesinde mevsimsel ve beraberinde iklimsel değişimler meydana geliyor.

 

İklimsel dengenin oluşumunda dünyayı oluşturan hava, kara, su ve buz katmanlarının kendi içlerindeki ve birbirleriyle olan etkileşimi önemli rol oynuyor. Güneş ışınlarının dünyaya gelirken geçmeleri gereken ilk katman olan atmosferdeki gaz bileşimlerinin oranı ve dengesi, güneş ışınlarının yansıtılmasında ve emilmesinde görev alıyor. Özellikle atmosferin altındaki stratosfer katmanındaki %75 oranında gaz ve su buharı, dünyanın ekolojik dengesinin korunarak canlılığın devam edebilmesi açısından oldukça önemli.

 

Su buharı oranı, yere ve zamana göre değişerek yağış, bulut, sis gibi hava olaylarının oluşumunu sağlar ve böylece yeryüzünün aşırı ısınıp soğumasını engeller. Karbondioksit, metan, azot oksitleri, hidroflorokarbon ve ozonun bileşiminden oluşan sera gazları da atmosferin alt kısmında bulunan, güneş ışınlarının belli oranda tutulup, yansıtılmasında filtre görevi görürler. Eğer sera gazları olmasaydı, gece ile gündüz arasında inanılmaz sıcaklık değişimleri meydana gelecek, güneşin zararlı ışınları süzülmeden dünya yüzeyine ulaşacak ve belki de canlılık hiç oluşamayacaktı.

 

İklim bilimciler küresel ısınmanın boyutlarını karşılaştırmak için geçmişteki iklim değişikliklerini araştırıyor. Günümüzde araştırmacılar kuzey kutbundaki buzullardan aldıkları sondaj örnekleriyle buz tabakaları üzerinde erime ve donma dönemlerini belirleyerek, dünyanın iklimsel değişimlerini yorumlamaya çalışıyorlar. Bu çalışmaların sonucunda geçtiğimiz bin yıl içinde atmosferdeki karbondioksit miktarının sabit olduğu belirlediler. Ayrıca son bir milyar yıl içinde ardı ardına dört büyük sıcak ve soğuk dönemin gerçekleştiğini tespit ettiler. Bu dönemsel değişimler yaklaşık 250 milyon yıl sürüyor. İçinde bulunduğumuz ve 50 milyon yıl önce başlayan soğuk dönemin belli oranlarda tekrarlayan sıcak dönemlerinden birindeyiz.

 

Atmosferdeki karbondioksit miktarı ve buna bağlı olarak sera gazı etkisi giderek artıyor. Karbondioksit konsantrasyonu 18. ve 19. yüzyıllarda 280-290 ppm arasında seyrederken, endüstri devrimi ve özellikle 2. Dünya Savaşından sonra bu değer 350 ppm seviyelerine kadar ulaştı. Artan dünya nüfusuyla gelen tüketim ihtiyacı ve doğal alanların yok edilmesi karbondioksit konsantrasyonundaki artışın ana nedenleri. Uzmanlar karbondioksit oranındaki bu artışın dünyanın yüzey sıcaklığını son yüz yıl içinde 0,4 – 0,8º C arttırdığına ve olması beklenen değerden % 30 daha yüksek olduğuna dikkat çekiyor. Bununla birlikte yüzey sıcaklığında yalnızca son yirmi yılda meydana gelen artış 0,25 – 0,4º C arasında. Birleşmiş Milletlerce desteklenen “İklim Değişikliği Hükümetler Arası Paneli (IPPC)”nin raporunda bu yüzyılın sonuna kadar dünyamızın ortalama sıcaklığı 2 ile 4,5 derece yükseleceği öngörülüyor.

 

Yapılan araştırmalara göre, dünya yüzeyinin ortalama sıcaklığı 20. yüzyıl boyunca 0,6 ºC kadar artmış, son kırk yıldır atmosferin 8 kilometrelik alt kısmında sıcaklıklar yükselmiş, kar örtüsü ve buzlanma ise %10 civarında azalmıştır. Bilim adamlarının yaptığı araştırmalara göre, 11 bin 700 yıl önce Afrika’yı etkisi altına alan hava dalgasıyla oluşan Kilimanjaro buzulu erimeye başladı.

 

KÜRESEL ISINMANIN TÜRKİYE’DEKİ ETKİLERİ

Türkiye konumu nedeniyle küresel ısınmanın ana etkilerinden olan tropikal kasırgalar, el-nino ve muson yağışları gibi küresel etkisi çok büyük olan meteorolojik olayların etki sahalarından uzak. Türkiye su kaynaklarının azalması ve artan orman yangınları nedeniyle küresel ısınmanın potansiyel etkileri açısından risk grubu ülkeler arasında yer alıyor.Küresel ısınma da etkili sera gazlarının salınımının yönetilememesi ve azalan su kaynaklarının yanlış kullanımı nedeniyle küresel ısınmanın etkileri normal seyrinden daha hızlı yaşanıyor.

 

Küresel ısınma ve yanlış su yatırımları, Türkiye’nin “su bütçesini” yok edebilir. Suyun aşırı tüketimine yönelik yatırımların devam etmesi halinde ülkemizin küresel ısınmanın etkilerinden olumsuz etkilenmesinden endişe ediyoruz. Türkiye, sanılanın aksine,su kaynakları açısından son derece fakir olup kişi başına düşen su miktarı dünya ortalamasının yaklaşık beşte birine karşılık geliyor. Küresel ısınmanın etkisiyle Türkiye’nin su kaynakları daha da kısıtlı hale geleceği için su bütçemizin son derece dikkatli kullanılması gerekiyor. Ülkemizin 2030 yılı su kullanım hedefleri ve yatırımları, suyun daha çok israf edilmesine neden olabilir.

 

Tarımda israf edilen su

Ne var ki, Türkiye’nin kısıtlı su kaynaklarının dörtte üçünü tüketen sulama yatırımları hızla yapılırken suyun tasarruflu kullanımı ve ürün deseni üzerinde yeterince durulmuyor. Ülkemizde sulanan alanların %94’ü, suyu israf eden yüzey sulama metotları (karık, tava ve salma) ile yapılırken geriye kalan sadece %6’lık bir alanda basınçlı sulama sistemleri (yağmurlama, damlama) kullanılıyor. Oysa yüzey sulama yöntemi yerine basınçlı sulama sistemlerinin oluşturulmasıyla tarımsal sulama için kullanılan sudan tüm ürünlerde en az yüzde 50 oranında tasarruf sağlanabilir. Bu güne kadar sulamanın yüzeyden yapılması nedeniyle Türkiye’nin su kaynaklarının en azından üçte birinin israf edildiği tahmin ediliyor. Yüzey sulaması yapılarak suyun israf edilmesi ve şeker pancarı gibi aşırı su tüketen tarımsal ürünlerin desteklenmesi nedeniyle Konya Havzası’ndaki sazlıklar başta olmak üzere dünyaca ünlü pek çok sulak alanımızı kaybettik.

Tarımda israf edilen su

Türkiye, kısıtlı su bütçesine rağmen tarımsal su kullanımını 2030 yılına kadar 29,6 milyar m3’ten 72 milyar m3’e çıkarmayı, bir diğer deyişle, tarımsal su tüketimini %143 oranında artırmayı hedefliyor (Kaynak: Devlet Su İşleri internet sitesi). Bu artışın, küresel ısınmanın olumsuz etkileri dikkate alınarak yeniden değerlendirmesi ve 2030 su yatırımlarının bu değerlendirme sonucunda kısıtlanması gerekiyor. Küresel ısınmanın sonucu olumsuz etkilenen en önemli yapılardan biride topraktır.

 

Küresel ısınmanın toprak üzerine başlıca olumsuz etkileri;

  1. Su seviyelerinin yükselmesi ve deniz seviyesindeki yerleşim alanlarında
  2. Bulunan kullanılabilir arazilerin yok olması
  3. Aşırı yağışların verimli arazilere olumsuz etki yapması ve erozyonlara neden olması
  4. Mikroorganizma faaliyetleri atış gösterecek (genellikle bakteriler) buna bağlı olarak
  5. organik maddenin mineralizasyonu artması
  6. Güneşin kavurucu sıcağı altında topraktaki verimliliğin düşmesi
  7. Topraktaki azot miktarında azalma meydana gelmesi
  8. Toprakta tuz oranında artış meydana gelmesi
  9. Topraktaki ph miktarındaki değişme
  10. Tarımsal ürün potansiyelindeki değişme
  11. Tarımsal ürünlerdeki zararlıların ve hastalıkların artışı
  12. Topraktaki kil minerallerin de artış gözlenmesi
  13. Yaz kuraklığının şiddetli artışı ve buna bağlı olarak çölleşme süreci
  14. Yağışların azalması ile sulamanın azalması ve buna bağlı olarak evaporayon ve transpirasyon olaylarının artması ve topraktaki tuzlulaşma sürecindeki artış
  15. Sıcaklık artışıyla toprakta meydana gelen kimyasal olayların hızının artması

 

Verimli arazilerin azalması ekonomik olarak ülkelerin ekonomilerinde sarsılmalara, yaşam kalitelerinde düşmeye, organik besinlerin azalmasıyla birlikte beslenme kalitelerinde düşüşe yol açacaktır. Bu olumsuzlukları uzun vadeye yaydığımız zaman yakın bir gelecekte insanoğlu açlık, sıkıntı ve sefalete doğru kaçınılmaz bir gerçeği karşısında bulacaktır. Toprak insan hayvan bitkiler için çok önemli role sahiptir toprağın iklim değişikliğinden göreceği zararlar bununla bağlantılı tüm canlılarda etkisini ciddi anlamda gösterecektir.

KULLANICI GİRİŞİ

Üye Ol Şifremi Unuttum?

Sorhocam.com 2014 yılında Ziraat Mühendisi Arafa KARAÇELEBİ tarafından kurulmuş olup herkesin faydalanabilmesi için ücretsiz olarak hizmet vermektedir.

Yetiştiriciliği, tarımı, ürünleri, bitkisi, ağacı, çiçeği gübreleri, hastalığı zararı, zararlıları, mücadelesi, ilaçları aşısı, budaması, otu, faydaları, programı, önerileri, istekleri, tavsiyeleri, nedir, nelerdir, nasıl yapılır, özellikleri, kullanım alanları, takvimi, sınavı, sınavları, notları

Site Haritası - Rss Beslemesi