• notifications1
  • menü

Bugün : 29 Mart 2024 Cuma

Azot Toprağın temel ihtiyaç besinlerinden biridir. Bitkinin yeşil aksamının gelişimini sağlar. Toprakta hareketli bir elementtir. Sulama suyuyla aşağılara doğru hareket eder. Amonyum, Üre  ve  Nitrat (nitrit) şeklinde formları bulunur. Kışı soğuk geçen bölgelerde, sonbaharda amonyumlu gübrelerin azot kaybı olmaksızın toprağa vermek  mümkündür.   Azotlu gübrelerde bitki ihtiyacının tamamı bir defada verilmez. Parçalara bölerek verilmesi şarttır.  Aksi takdirde bitki  sağlıksız ve  dayanıksız gelişir.  Bitkinin kullanamadığı azot sulama suyuyla hareket ederek taban suyuna karışır.

Bitkilerde Azot Eksikliği

(Bkz : Çilekte Azot Noksanlığı)

 

Azot Eksikliği

Gelişmesini tamamlamış yaprakların rengi açık yeşil olur; azot eksikliği  ilerledikçe sarı ve daha sonra da kırmızı renge dönüşmektedir. Ayrıca, yapraklarda ve meyvelerde küçülme, verimde azalma, bitki kök yoğunluğunda azalma, çanak yaprakların yeşil renginde solmalar gözlenir.

Bitkilerde Azot Eksikliği

Azot yetersizliğinde bitkiler genellikle koyu yeşil görünümlerinin aksine soluk açık yeşil bir görünüm kazanırlar. Azot eksikliğinde, yaprak ve gövde sistemi zayıf olur. Bitkiler erken olgunlaşır, erken çiçek açar ve erken yaşlanır.  Azot eksikliğinde bitkinin tamamında açık yeşil sarı renk görülür. Yaprak damar ve sapları pembemsi renk alır. Bitki büyümesi zayıf, yaprakları birbirine yakın olup, çalımsı bir görünüş alır. Yetersizlik belirtileri hemen dikkati çeker ve bütün yapraklar derhal etkilenir.

 

Azot eksikliği, zayıf kökleşme ve zayıf gelişme durumunda barizleşir.  Azot noksanlığı ilk olarak yaşlı yapraklarda ortaya çıkar, noksanlığın devamı halinde ise bu problem genç yapraklarda da görülür. Azot noksanlığından ilk olarak yaşlı yaprakların zarar görmelerinin sebebi,  bu besin maddesinin bünyede hareket edebilmesi ve böylece yaşlı kısımlardan gelişmekte olan kısımlara taşınabilmesidir.

 

Azot noksanlığından yapraklarda ortaya çıkan bu renk değişiklikleri bitki bünyesinde yeterli ölçüde klorofilin bulunmadığına bir işarettir. Ki klorofil noksanlığı ise bitkide fotosentez olayının normal bir şekilde sürmesini engeller. Bu gibi hallerde bitki vaktinden önce çiçek açar ve böylece bitkinin gelişme süresi de normale nispetle kısalmış olur. Azot noksanlığı tohum, çiçek, meyve luşumunun azalmasına ve bitkinin kök sisteminin de zayıflamasına yol açar.Meyve ağaçlarında azot noksanlığına çok rastlanır. Bunu nedeni meyve ağaçlarının bu besin maddesine olan ihtiyaçlarının fazlalığındandır. Meyve ağaçları içerisinde özellikle şeftaliler azot noksanlığına karşı çok hassas olduklarından, azot noksanlığının bu meyve türünde sebep olduğu zararlar, diğer  bir çok  meyve türüne göre daha şiddetli olmaktadır.

 

Bitkilerin azot gereksinimleri birbirlerinden farklı olduğundan, topraktan alınan azot miktarı da bitkinin tür ve çeşidine bağlı olarak değişir. Bu bakımdan baklagiller ve tahıl bitkileri arasındaki fark daha da önemlidir. Tahıl bitkilerinin toprak azotunu hızla tüketmelerine karşılık; baklagiller  toprağa azot kazandırırlar. Bu yüzden  tahıl bitkilerinde azot noksanlığına çok sık rastlanmaktadır.

 

Yalnız söz konusu bitkilerde görülen ve azot noksanlığı ile ilgili bulunan problem, bazı hallerde toprakta yeterli ölçüde  azotun bulunmamasından çok , kuraklık , düşük sıcaklık dereceleri ve benzeri gibi uygun olmayan iklim faktörlerinin etkileriyle ortaya çıkmaktadır. Çünkü bu faktörler, kuraklık toprakta nitrifikasyon(amonyum azotunun Nitrit azotuna dönüşmesi) olayının hızının  azalmasına ve böylece bitkinin toprakta bulunan azottan gereği gibi faydalanmamasına neden olur. Bu koşullarda bitki köklerinin toprak içerisine gelişimi(kök salması) azalır. Kuraklığın şiddetli ve aynı zamanda sürekli olduğu hallerde ise, toprakta yeter ölçüde azotun bulunmasına karşılık bitkinin azot alımı hemen hemen durur ve bitki ölür.

 

Elmalarda yapraklar küçük, dar ve açık yeşil renkli olur. Yapraklar sarımsı, portakal renkli veya kırmızımsı mor renkli olabilir ve erken dökülürler. Yaprak sapları dar açı oluşturacak şekilde, ince ve kısadır. Şiddetli noksanlıkta yaprak sapları ölür. Meyveler olgunlaşmadan renklenirler.               

 

Armut, kiraz ve erikte noksanlık belirtileri elmaya benzer. Kirazda meyveler koyu renkli olurlar. Kayısıda yapraklar kısa ve sarımsı yeşil renkli olur, dallar ince gelişirler. Genellikle çiçek bol olmakla beraber, meyve sayısı az ve meyveler küçük olur. Şeftalide dal ve sürgünler kısa, zayıf, kabukları kahvemsi mor renkli olur. Yapraklar sarımsı yeşil renkli, yaşlı yapraklar  kırmızımsı sarı, bazen de nekrozludur; erken yaprak dökümü olur. Meyveler küçük ve ekseriyetle bozuk  şekilli olurlar. 

 

Azot Fazlalığı

Bitkilerde fazla azot, bitkinin gelişme periyodunu uzatır, çiçeklenmeyi geciktirir, dal, sürgün ve yaprak miktarı fazla, iri, geniş ve uzun olur. Buna karşılık gelişme zayıf kalır; meyvelerde geç olgunlaşma meydana gelir. Azot ihtiyacı için, uygulanacak gübrenin belirlenmesinde en önemli husus toprak faktörüdür. Asit karakterli topraklara üre; kireçli topraklara ise Amonyum içerikli gübrelerin verilmesi tavsiye edilmez. Yıkanmanın fazla olduğu yağışlı bölgelerde geleneksel azotlu gübreler yerine yavaş serbestlenen (CAN %26 gübresi) azotlu gübreler verilebilir. Fazla azot, bitkilerin hastalık etkenlerine karşı dirençlerinin azalmasına ve aynı şekilde bunların düşük sıcaklık derecelerinde zarar görmesine de sebep olur. Pratikte sonbaharda fazla miktarda azotlu gübre verilen meyve ağaçlarının  dondan çok fazla zarar gördükleri sık sık gözlenmektedir.

 

Azot Gübrelemesi

Azotlu gübrelerin etkinliği yönünden aralarında önemli bir fark yoktur. Uygulanacak gübrenin belirlenmesinde en önemli faktör, toprak faktörüdür. Asit karakterli topraklara üre; kireçli topraklara ise gaz halinde kayıplar fazla olacağından amonyum içerikli gübrelerin verilmesi tavsiye edilmez. Yıkanmanın fazla olduğu yağışlı bölgelerde geleneksel azotlu gübreler yerine yavaş serbestlenen(CAN %26) azotlu gübreler verilebilir. 

 

Azot Fiksasyonu

Atmosferin yaklaşık %78’i AZOT’tan oluşur.  Hesaplamalara göre beher dekar toprağın üstündeki atmosferde 9000 ton azot vardır.  Ancak bu  azot  hareketsiz bir gazdır.  Bitkilerin bu azottan yararlanabilmeleri için Hidrojen ve Oksijenle birleşmesi gerekir ki, bu sürece AZOT Sabitlenmesi ya da Fiksasyonu denir.

 

Fiksasyon değişik yollarla oluşur;

Biyolojik fiksasyon : AZOT, değişik toprak organizmaları tarafından sabitleştirilebilir.  Bu organizmaların bir     kısmı baklagillerin kökleri üzerindeki nodüllerde yaşar.  Bazıları ise serbest yaşayan organizmalardır.  Ancak  ilk grup organizmalara göre serbest yaşayan organizmaların sabitleştirdiği AZOT çok daha azdır.

 

Atmosferik fiksasyon : Şimşek çakması da atmosferden düşük miktarlarda da olsa AZOT’un sabitleşmesine     neden olur ve yağmurla toprağa taşınır; bu, doğal oksidasyon işlemidir.  Şimşek çakınca ortaya çıkan ısı, havadaki oksijenin AZOT ile reaksiyona girerek, Nitrat AZOT’u oluşturmasına yol açar.  Ancak     atmosferik fiksasyon sonucunda yağmurla toprağa geçen AZOT her yıl dekar başına  1.0 kg dan fazla olmaz.

 

Endüstriyel fiksasyon : Gübre endüstrisi her yıl AZOT’lu Gübreler üreterek birkaç milyon ton AZOT sabitleştirir.  

 

Azotlu Gübreler

Amonyum Nitrat 33%, Üre 46%, Amonyum Sülfat 21%, Kalsiyum Amonyum Nitrat 26%

Konu İle İlgili Dokümanlar

KULLANICI GİRİŞİ

Üye Ol Şifremi Unuttum?

Sorhocam.com 2014 yılında Ziraat Mühendisi Arafa KARAÇELEBİ tarafından kurulmuş olup herkesin faydalanabilmesi için ücretsiz olarak hizmet vermektedir.

Yetiştiriciliği, tarımı, ürünleri, bitkisi, ağacı, çiçeği gübreleri, hastalığı zararı, zararlıları, mücadelesi, ilaçları aşısı, budaması, otu, faydaları, programı, önerileri, istekleri, tavsiyeleri, nedir, nelerdir, nasıl yapılır, özellikleri, kullanım alanları, takvimi, sınavı, sınavları, notları

Site Haritası - Rss Beslemesi